| Saat beşi geçerek gelirim. yiyecek bir şeyler de getiririm. | Open Subtitles | سأعود قبل الساعة الخامسة وسأحضر معي شيئا لنأكله |
| Acaba bize yiyecek bir şeyler satabilir misiniz? | Open Subtitles | هل تظن أنه بإمكانك أن تبيع لنا شيئاً لنأكله ؟ |
| Neden yol için yiyecek bir şeyler almıyorsun? | Open Subtitles | لم لا تذهبين وتحضري شيئا لنأكله في الطريق؟ |
| Hadi birşeyler yiyelim. | Open Subtitles | هيا نحضر شئ لنأكله |
| Keşke kurabiyeleri satmasaydım da baloda yiyecek bir şeyler olsaydı. | Open Subtitles | . . إنبغى عليّ ان اترك هذا الكعك كي يتبقى شيئا لنأكله على الأقل الآن اخذ هذا الممون كل النقود |
| Bu şehirde yiyecek Yemek bulmayı güçleştiriyor. | Open Subtitles | هذا يُصعب من إيجاد شيء لنأكله بهذهِ البلدة. |
| Evde. yiyecek bir şeyler almak için çıkmıştık. Öyle mi? | Open Subtitles | إنه في المنزل , لقد خرجنا لشراء شيئا لنأكله |
| Ağaç kabuğundan başka yiyecek hiçbir şeyimiz yok. | Open Subtitles | ما كان لدينا شيء غير لحاء الشجرة لنأكله. |
| Tamam. Ben de bir film izleyebilir ya da yiyecek bir şeyler alabiliriz diyordum. | Open Subtitles | حسنٌ ،كُنت أفكر أنه بإمكاننا أن نذهب لمشاهدة فيلم أو نأتي بشيءٍ لنأكله. |
| Ateşi ben yaktım, sen de git yiyecek bir şeyler avla. | Open Subtitles | بما أنني أشعلت الحطب أذهبي وأصطادي شيئاً لنأكله |
| Gidip yiyecek bir şeyler hazırlayayım. Çekimden izinsiz ayrılmışsın. | Open Subtitles | لكني آسفة جدا سأذهب لأعد لنا شيئا لنأكله لقد كنا متأكدين انك ستنسحب |
| Ne satacak postumuz ne de yiyecek etimiz var. | Open Subtitles | لا يوجد لدينا أي جلود لنقايضها أو لحم لنأكله |
| - Boş versene, çok riskli bir şey. - Hadi yiyecek bir şeyler sipariş edelim. | Open Subtitles | انسى الأمر، هذه مخاطرة كبيرة، لنطلب شيء لنأكله |
| - Bittik biz. Tüm pizza malzemeleri bitti. yiyecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لقد نفذت منا الطبقات لا يوجد هنا شئ لنأكله |
| İyi, en yiyecek bir şeyler almak gidelim. - Kulağa hoş geliyor. | Open Subtitles | ـ جيّد، لنجلب شيء لنأكله ـ تبدو فكرة جيّدة |
| yiyecek bir şeyler getir. Bolca. | Open Subtitles | احضر شيئا لنأكله ولتكن كمية وافرة |
| Dosyala şunu. -Çok iyiydin dostum. Haydi, gel gidip bir şeyler yiyelim. | Open Subtitles | لابأس لنحصل على شيء لنأكله |
| Arayıp anneme, Yemek yemeğe gideceğimizi söylemiştim. | Open Subtitles | لقد إتّصل, أخبرت أمي أنّنا ذاهبون لنشتري شيئاً لنأكله |
| "Birgün yeterince yiyeceğimiz olacak bize çok vermenize gerek yok. | Open Subtitles | انظر، في يوم ما سيكون لدينا ما يكفي لنأكله |
| Bir şeyler yeriz, tabancayı alırız, sonra da herkes kendi yoluna gider. | Open Subtitles | سنحصل على شيء لنأكله ستحصل على المسدس وبعدها كل منا يذهب بطريق |
| Çünkü eğer açsan, bir şeyler yemeye gidebiliriz. | Open Subtitles | لانه اذا كنت جائعا نحن نستطيع ان نذهب نحضر شيئا لنأكله |
| Maalesef çok zayıfız. Bir şeyler yemeliyiz. | Open Subtitles | اخشى اننا جميعًا واهنين نحتاج شيء لنأكله |
| - Belki bir şeyler yiyebiliriz. | Open Subtitles | حسناً ، ربما يمكننا الحصول على شيء ما لنأكله |