Çatıya gitmeden önce Bir çeşit meditasyon müziği dinkediğini duydum. | Open Subtitles | سمعته يستمع لنوع من موسيقى التأمل ، قبل ذهابه للسطح |
Bir çeşit uzay aracındaki bir robot kolunun, bir uydu üzerinde kırık parçaları düzeltebileceğini ve bunları yeniden operasyonel hâle getirdiğini düşünün. | TED | تخيلوا لو كان بإمكان ذراع آلية لنوع من شاحنات القطر الفضائي إصلاح الأجزاء المعطلة في القمر الاصطناعي، لتعيدها مرة أخرى إلى العمل. |
Bir çeşit etki alanının zemini oluşturabilecek çok kısıtlı bir fikir birliği ile ortaya çıkmıştır.ki, bildiğiniz gibi her fikri birliktelik bir etki doğurur. Bu fikri bilrlikteliği | TED | للاستنتاجات ، و ذلك يهئ الارضية لنوع من ا لعمل ، لان اجماع الاراء في كل لحظة يسمح لنا با لعمل . و من الاهمية مهما |
Bu, bir tür maymun benzeri yaratığın azıdişiydi, ...ve bunun dışında, devasaydı. | Open Subtitles | كان ضرس لنوع من المخلوقات الشبيهة بالقردة بإستثناء أنه كان كبير الحجم |
dolayısıyla bir tür kalite kontrolüne ihtiyacımız var, kişilerin kendilerinin ve başkalarının gözden geçirmesi burada işin içine giriyor. | TED | لذا فنحن نحتاج بوضوح لنوع من الأفكار لضبط الجودة وهنا حقاً حيث تظهر فكرة مراجعة وإستعراض الأقران. |
Başlarda beni bir tür seks fantezisi için istediklerini sandım ama sonradan onların iyi ebeveynler olduklarını anladım. | Open Subtitles | في باديء الأمرفكّرتُ انهم أرادَوني لنوع من الجنسِ لَكنَّهم ظَهروا مثل الأجدادِ الحقيقيينِ |
Çok amaçlı odadaki gözetim videosu Bir çeşit ... parazite maruz kalmış, tam kaçış anında. | Open Subtitles | لا، فيديو المراقبة في الغرفة تعرض لنوع من التشويش عند وقت الهروب |
Bu ülkenin ona hakkını ödeyemeyeceğini biliyorum efendim, ama Bir çeşit duygusal çöküş yaşadığı kesin. | Open Subtitles | أنا أعرف مدى مقدراه لهذه البلد لكن من الواضح أنه تعرض لنوع من الانتكاسه |
Bugün Bir çeşit virüs bulaşmış bir herif bulduk, dediklerine göre onu 48 saat içinde öldürmüş. | Open Subtitles | وجدنا رجلاً اليوم وكان متعرضاً لنوع من أنواع الفيروسات وأنهم يعتقدون بأنه قتل في 48 ساعه |
Büro'daki arkadaşların, şehrin Bir çeşit terör tehdidi altında olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني اصدقاؤك في مكتب المباحث بأن المدينة تتعرض لنوع من التهديد الإرهابي |
Bir çeşit anlaşmaya vardığımızı düşünüyorum,değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أننا وصلنا لنوع من الاتفاق ، أليس كذلك؟ |
Çocuğun babası balık avından dönerken Bir çeşit epilepsi nöbeti geçirmiş ve suya düşmüş. | Open Subtitles | ،تبين أن والد الطفل اصطحبه لصيد السمك وتعرض لنوع من النوبة الصرعية وسقط |
Şey, kum tabakası Bir çeşit büyük tabakayla birleşiyor... | Open Subtitles | الغرين يتحول لنوع من الغرين الممتاز. |
Burada tüm bulabildiğim, Bir çeşit bomba taslakları. Büyük bir bombanın. | Open Subtitles | كل ما أستطيع ايجاده هنا هو تصاميم لنوع من القنابل... |
Beyaz Saray, Los Angeles'da Bir çeşit toplantı düzenliyor. | Open Subtitles | البيت الأبيض يخطط لنوع من سباقات الرالي في " لوس أنجليس " |
O erkeğin de bir tür kadına ihtiyacı var. | Open Subtitles | و ذلك الشخص بالتأكيد بحاجة لنوع من النساء |
Eğer bu kendi kendine tepkimeye giren bir molekül ise yine de tepkimeyi başlatacak bir tür katalizör gerekir. | Open Subtitles | لكن لو كان هذا الجزيء ذو ردة فعل ذاتية سيظل هناك حاجة لنوع من المحفز لتبدأ ردة الفعل |
Eğer öldürmekten hoşlanıyorsa bundan tahrik oluyor ve bir tür kana susamışlık geliştiriyor. | Open Subtitles | اذا كان يستمتع بالقتل فربما كان تأثر به و تطور لنوع من شهوة الدماء |
bir tür ileti ya da komut gerekiyor, değil mi? | Open Subtitles | إنه يحتاج لنوع من التوجيه أو أوامر أو ما شابه، صحيح؟ |
Herkesin bir tür teselliye ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | أي أحد فينا يحتاج لنوع من العزاء |