Tamam, burada oturup hipnozun cinayete sebep olduğu yönündeki suçlamanı dinleyemem. - Abbey. | Open Subtitles | حسناً,أنا لن أجلس هنا واستمع إلي أن التنويم المغناطيسي يسبب جرائم القتل هذه |
Burada oturup da birinin öne atılmasını ve hata yaptıklarını kabul etmelerini beklemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أجلس هنا وأنتظر احد ليأتي الي. ويعترف انه قام بخطأ. هذا يكفي. |
Burada oturup rastgele alınmış aptal bir kararın çocuğumu üzmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لكنني لن أجلس على جنب وأسمح لقرار سخيف وعشوائي أن يؤذي طفلي |
Cüce ile köle arasındaki farkı cidden anlamıyorum. O adamın kucağına oturmayacağım. | Open Subtitles | لا أفهم الفرق بين القزم السحريّ والعبد لن أجلس بحضن ذلك الشخص |
İşi olmayan bir dondurma kamyonu şoförü gibi tüm gün burada oturmayacağım! | Open Subtitles | لن أجلس هنا طوال اليوم مثل سائق شاحنة أيس كريم خارج الخدمة |
Anlaşıldı mı? Asla o yumurtaların üzerine oturmayacağım! | Open Subtitles | أتفهم, أنا سوف لن أجلس على تلك البيضات أبداً؟ |
Bu bir cadı avı ve ben bu odada bir dakika daha kalmayacağım. | Open Subtitles | هذه مطاردة وأنا لن أجلس في هذه الغرفة دقيقة واحدة بعد الآن |
Zengin olamam ama, en azından boş boş oturup, zıpkınımla dişlerimi temizlemem. | Open Subtitles | لن أصبح غنياً , لن أجلس أنظف أسنانى بالحربة |
İki manyağın, kendi gururları için oyun oynamalarını oturup izleyemem. | Open Subtitles | لن أجلس مكتوف اليدين وأرى رجلين مهووسين يلعبان لعبة صغيرة عن الشرف الشخصي |
Burada öylece oturup, sizinle o üzüntünüzü paylaşmayacağım. | Open Subtitles | لن أجلس هنا واكتئب مثلكلم ايها المكتئبون |
Kıçımın üstüne oturup da, kurnazların köşeyi dönmelerini beklemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أجلس على موخرتي وأشاهد كل القطط السمينة في هذه البلدة يصبحوا أغنياءَ |
Willow, korumaya çalıştığım şeyi kül ederken oturup seyredecek değilim. | Open Subtitles | أنا لن أجلس هنا بينما ويلو تحول إلي رما ما أخترت أن أحميه |
Beni yanlış anlamayın, burada oturup daha önce yattığım kadınları saymayacağım. | Open Subtitles | لاتسيئا فهمي ، لن أجلس هنا وأحصي النساء اللواتي ضاجعتهن |
Evde oturup sızlanmayacağım. Başka bir iş arayacağım. | Open Subtitles | لن أجلس في البيت وأبكي سيجد فيتالي وظيفة أخرى أو سيخترع وظيفة |
Öne oturmayacağım. Gözler için iyi değil. | Open Subtitles | لن أجلس بالمقدمة معكما، فهذا يضر العينين |
Hayır, Ember çökerken öylece oturmayacağım. | Open Subtitles | كلا، لن أجلس مكتوف الأيدي بينما هذا المكان يهدم |
Kendi kendime karar verdim, bir daha bu evde oturmayacağım ve düşünmeyeceğim, ve şimdi bunu yapıyorum. | Open Subtitles | وعدتُ نفسي بأن لن أجلس في البيت وأتسائل ولذلك ماذا عليَّ أن أفعل |
Pekala, hipnozla ilgili teorinizi de duyduktan sonra daha fazla burda oturmayacağım - Nome tarihinde yer alacak bu cinayete neyin sebep olduğunu bulmaya çalışıyorum | Open Subtitles | حسنا,أنا لن أجلس هنا واستمع إلي أن التنويم المغناطيسي يسبب جرائم القتل هذه |
Bu saçma sapan mahkeme masasında, yargılanırken öylece oturmayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أجلس في محكمة الهوكي جوليس يحصل له علي الحكم لي |
Hayır, yerime falan oturmayacağım. Yarası kanıyor; bir doktora görünmesi gerek. | Open Subtitles | كلا,لن أجلس في مقعدي إنه ينزف ويحتاج إلى العناية الطبية |
Belki de. Lakin burada oturup o genç kendini beğenmişin bir adamın hayatını mahvetmesine seyirci kalmayacağım. | Open Subtitles | ربّما لا، لكني لن أجلس وأترك ذلك الشاب التافه |
Burada bunun için oturmuyorum, tamam mı? | Open Subtitles | اسمعا، لن أجلس واسمع هذا الهراء، حسناً؟ \ |