Aslında orada o kadar sağlam duruyor ki elimi sallayabilirimde ve bıçak düşmez. | TED | في الحقيقة لقد قبضت على السكين باحكام لدرجة يمكنني أن أهزها, ومع ذلك فالسكيـن لن تسقط أبداً. |
topu hat üzerinde hızla dönderişlirken top düşmez, çünkü merkezcil kuvveti topu kerkeze doğru çeker. | Open Subtitles | كلما لففت الكرة بالسلك فإنها لن تسقط ،بسبب الطرد المركزي قوة دورانها في دائرة |
Söz veriyorum Düşmeyeceksin. | Open Subtitles | -أعدك أنّك لن تسقط |
Düşmeyeceksin | Open Subtitles | لن تسقط |
Çin işgal edilemez! | Open Subtitles | الصين لن تسقط أبداً! الصين لن تسقط أبداً! |
Bu çadırlar yakın bir zamanda yıkılmaz. | Open Subtitles | تلك الخيمه لن تسقط في أي وقت قريب |
- Siz hiç düşmüyorsunuz herhalde. | Open Subtitles | -أنا افترض أنك لن تسقط أبدا ً |
Bu yüzden o fırtınada uçağın düşmeyeceğini düşünmüştü. | Open Subtitles | وذلك الذى جعله يعتقد أن طائرته لن تسقط إثر عاصفة رعدية |
En azından sandalyeden düşmez | Open Subtitles | أوه! حسنا، على الأقل انه لن تسقط. |
Muhteşem Judarini düşmez! | Open Subtitles | جودي)، العظيمة لن تسقط) |
Düşmeyeceksin Jeffrey. | Open Subtitles | (لن تسقط يا (جيفري |
Düşmeyeceksin. | Open Subtitles | لن تسقط |
- Düşmeyeceksin. | Open Subtitles | أنت لن تسقط |
"Çin işgal edilemez!" | Open Subtitles | "الصين لن تسقط أبداً!" "الصين لن تسقط أبداً!" |
Çin işgal edilemez! | Open Subtitles | الصين لن تسقط أبداً! الصين لن تسقط أبداً! |
Qing hanedanlığı onun yüzünden yıkılmaz. | Open Subtitles | أُسرة (تشينغ) لن تسقط بسببه |
Hayır, düşmüyorsunuz. | Open Subtitles | لا لن تسقط |
'Senin düşmeyeceğini biliyorum, ama ben düşeceğim." "Bundan eminim." | Open Subtitles | اعرف انك لن تسقط لكنى ساسقط بالتاكيد |
İnsanlar asla tekrar düşmeyeceğini düşündü. | Open Subtitles | والناس ظنوا أنها لن تسقط ابدا |