Uyan artık, John Rhodes asla .... ...hapisane hücresi görmeyecek. | Open Subtitles | استيقظ جون رودس لن يرى زنزانة سجن من الداخل أبدا |
Tamam mı, başka kimse kaseti görmeyecek zaten. | Open Subtitles | تبا, لن يرى أحد الشريط لكنني أجده مضحكا جدا |
Hyman Roth yeni yılı asla göremeyecek. | Open Subtitles | - لن يرى هايمن روث فجر العام الجديد أبداً |
İçinizden biri bu kampın haricinde başka bir şey göremez. | Open Subtitles | احدكم لن يرى خارج هذا المكان مرة اخرى |
Ve oğlun, Paul annesi ve babasını bir daha asla göremez. | Open Subtitles | و إبنك (بول), لن يرى أبوه أو أمه مجدداً طيلة حياته |
su andan itibaren ev içinde mini etekten baska bir sey olmayacak! | Open Subtitles | و من الآن و صاعداً لن يرى سوى تنانير قصيرة في المنزل |
Yakın zamanda gün yüzü göremeyecek. | Open Subtitles | لن يرى ضوء النهار في أيّ وقتٍ قريب. |
Orada hiçbir şey olmadığı ortada sıradan insanların görebileceği üzere altımızda dağlar ve kar dışında bir şey yok. | Open Subtitles | من الواضح أنه لا شيء هناك أعني أن أيّ شخص عاقل لن يرى أي شيء تحتنا سوى مجموعةً من الأشجار والثلوج |
Fakat biliyor musunuz, hiç zararı yok çünkü Mowgli artık o köyü Ve o çılgın kızı hiç görmeyecek. | Open Subtitles | لكن أتعرف هذا لا يهم لأن موكلي لن يرى تلك القرية.. ِ |
Öyle deli dolu yaşayacak ki ölümün geldiğini bile görmeyecek. | Open Subtitles | سيكون مشغولا جدا بالحياة و لن يرى حتى الموت وهو قادم |
Bir daha kimse beni o şekilde görmeyecek, ondan emin olabilirsin. | Open Subtitles | لن يرى أحد ذلك مجدداً يمكنني أن أعدك بهذا |
Ağlamayacağım baba bu Kral gözyaşlarımı görmeyecek. | Open Subtitles | أنا لا ابكي ابي, فإن الملك سوف لن يرى دموعي. |
Kimse o videoyu görmeyecek. Gün yüzüne çıkmayacak. | Open Subtitles | لن يرى أحد هذا الفيديو لن يرى ضوء النهار |
Bu kişi e-postanızı hiçbir zaman görmeyecek.'' | TED | هذا الشخص لن يرى البريد الإلكتروني الذي بعثته لتوّك أبدا." |
Kaufman, "Dead Reckoning"'i, bir daha asla göremeyecek. | Open Subtitles | كوفمان سوف لن يرى "ماسحة الموتى" مرة اخرى |
Bana sorarsanız, mahkeme salonunu asla göremeyecek. | Open Subtitles | اذا سالتني , لن يرى قاعة المحكمة |
Halkımız buraya bakınca ölümden başka bir şey göremez. | Open Subtitles | لن يرى قومنا في هذا المكان سوى الموت |
Eğer kriptolamayı başarabilirsem, Rezident bunu asla göremez. | Open Subtitles | إن قُمت بتشفيرها لن يرى الرئيس ذلك |
su andan itibaren ev icinde mini etekten baska bir sey olmayacak! | Open Subtitles | و من الآن و صاعداً لن يرى سوى تنانير قصيرة في المنزل |
Hayatta olduğum sürece o çocuk bir daha güneş yüzü göremeyecek. | Open Subtitles | طالماأناحيّ... لن يرى ذاك الفتى ضوء النهار |
Sıradan insanların görebileceği üzere .altımızda dağlar ve kar dışında birşey yok. | Open Subtitles | أعني أن أيّ شخص عاقل لن يرى أي شيء تحتنا سوى مجموعةً من الأشجار والثلوج |