- İyi oldu. Paranızı onları cesaretlendirmek için kullanmak istemezsiniz. | Open Subtitles | أتمنى ذلك، فأنا لا أريد أن تهدري مالكِ تشجيعاً لهما |
Peki, peki. Birkaç ayarlamayla onları da bir yerlere sığdırabilirim. | Open Subtitles | حسناً، حسناً، قد أجد لهما مكاناً إذا أعدت ترتيب المقاعد |
Toplantı sonrası bir buluşma falan ayarla onlar için. Yapabilirsin değil mi? | Open Subtitles | .حَـاوِل أن تقوم بعمل موعد مُدبّر لهما تستطيعُ فِـعل هذا، أليس كذلك؟ |
Önce cesedimden geçmelisin. Çünkü, onlar için öncelikle bir oğulum ben kiracı değil. | Open Subtitles | لن أسمح لك بذلك فقد صرت بمثابة ابن لهما لا مستأجراً كما ترى |
Bugün buraya gelmemin sebebi onların harika bir ustaya emanet etmektir. | Open Subtitles | الغرض من زيارتي هنا اليوم هو أن أجد لهما معلّماً رائعاً |
Bugün buraya gelmemin sebebi onların harika bir ustaya emanet etmektir. | Open Subtitles | الغرض من زيارتي هنا اليوم هو أن أجد لهما معلّماً رائعاً |
Şu iki ahbap dışında, evlendiklerini gördüm. Bana uymaz ama gene de mutluluklar. | Open Subtitles | باستثناء الاثنين اللذان رأيتهما يتزوّجان، لا أوافق على هذا، لكنّني أتمنى لهما التوفيق |
Misafir odasında karyola hazırlatmıştım ama senin geldiğini duyunca onları otele gönderdim. | Open Subtitles | جهزت لهما غرفة الضيوف لكن عندما سمعت أنكِ قادمة، أرسلتهم إلى فندق |
Misafir odasında karyola hazırlatmıştım ama senin geldiğini duyunca onları otele gönderdim. | Open Subtitles | جهزت لهما غرفة الضيوف لكن عندما سمعت أنكِ قادمة، أرسلتهم إلى فندق |
Şimdi iki kızım var ve onları yetiştirmemde çok fark yarattı." | TED | و الأن لدي ابنتان، وأحدث ذلك فرقا في كيفية تربيتي لهما." |
Önce cesedimden geçmelisin. Çünkü, onlar için öncelikle bir oğulum ben kiracı değil. | Open Subtitles | لن أسمح لك بذلك فقد صرت بمثابة ابن لهما لا مستأجرا كما ترى |
Çocukların ayak kalıplarını gönderirsen onlar için birkaç çift ayakkabı dikerim. | Open Subtitles | إن أرسلت لي بمقاس أحذية الفتيات يمكنني أن اصنع لهما أحذية |
Artık onlar için en iyi olanı düşünmem lazım, Gin. | Open Subtitles | يجب أنْ أفكّر فيما هو أفضل بالنسبة لهما يا جين. |
Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki onların beraber olması doğru değil. | Open Subtitles | وانت تعلم كما انا اعلم أنهما ثنائى ليس مقدراً لهما أن يكونا سوياً |
Bu yüzden ben, onların orada dikilmesi beni kötü hissettirdi ve onlara dedim ki, biliyorsunuz, bunu bu şekilde yapmanız gerekmiyor. | TED | وشعرت بالحزن لهما، وقلت لهما: أتعلمان؟ أنا لا ألزمكم فعل هذا. |
onların geleceğini düşündüğünüzde, onlara ve dünyaya ne mesajlar vermek istersiniz? | TED | أقصد، وأنت تفكر في مستقبلهما، ما الرسالة التي توجهها لهما وما الرسالة التي توجهها للعالم؟ |
İki güzel çocuğum var, ikisinin de rezalet dişleri olacak. | Open Subtitles | لدي طفلان جميلان كلهما سوف يكون لهما أسنان سخيفة وفضيعة. |
İşe ara verelim, ilk iki hareketi alalım, biliyoruz ki onlar iyileştirici. | Open Subtitles | نوقف العمل، ونأخد أول حركتين، اللتين نعرف أن لهما القدرة على الشفاء. |
Yani iki kişi sorumludur. Şansları varken beyaz meşe bozulmaz için, | Open Subtitles | إذًا المسؤولان عن عدم تدمير السنديان الأبيض لما سنحت لهما الفرصة |
İkisi de çantanın yanınızda olduğunu hatırlamış. | Open Subtitles | كلاهما تذكرا إنها كانت معك عندما دفعت لهما |
Ona bir telefondan daha fazlasını borçluyum. İkisine de. | Open Subtitles | أنا أدين لها بأكثر من مكالمة هاتفية أنا أدين لهما |
Allah damatla gelini refah içinde tutsun ve lütuflarını onlardan esirgemesin. | Open Subtitles | أسأل الله أن يبقي العريس والعروس في رفاهية وأن يبارك لهما. |
Bence o iki kadın başlarına gelenleri hak ediyorlar. | Open Subtitles | أعتقد بأن هاتان السيدتان يستحقان ما يجري لهما |
Emin değilim. Ama gittiklerini bilmesi ve onlara katılması gerek. | Open Subtitles | ولكنه يحتاج أن يعرف بأنهما رحلا وعليهم أن ينضم لهما |