Ama, belki de onun için uygun olduğumu düşündüğünü umuyorum, ...bu yüzden Onu anlayabilmem için bana yardımcı olmak isteyebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ولكن كنت فقط على أمل أنه ربما كنت أعتقد أنني جيد بالنسبة له، و حتى كنت تريد مساعدتي الرقم له بالخروج. |
Merak etme, sen karar verene kadar Onu dışarı salmayacağım. | Open Subtitles | لا تقلق لن أسمح له بالخروج حتى تتأكدي بشأنه |
Annesi ne derse Onu yapar sadece. | Open Subtitles | لنقل بأن والدته لن تسمح له بالخروج واللهو. |
Saate sekizde yemek yesin diye dışarı çıkardım. | Open Subtitles | ثم وفي الساعة الثامنة تقريبًا سمحت له بالخروج وقدمت له طعامًا ليأكل |
Onu bir süreliğine dışarıya çıkarmanın pek sorun olmayacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أن الأمر سيفيده إذا سمحت له بالخروج |
- Onu taburcu edemeyiz. Ona bir psikiyatrist getirmeliyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا السماح له بالخروج يجب ان نجعل طبيباً نفسياً يعاينه |
DNA testi geçersiz olduğu için Onu serbest bırakmışlar. | Open Subtitles | انها مجرد السماح له بالخروج من السجن لاختبار الحمض النووي له كان سيئا. |
Ve sen de Onu anlaşılmış hareket zincirinden ayrılmasına izin mi verdin? | Open Subtitles | و هكذا سمحت له بالخروج عن نظام التحرك المتفق عليه؟ |
Polonyalılar'ın onun vizesiyle ilgili bir problem olmadığını söyledi Fransız'dı Onu istedi. | Open Subtitles | وقال ان البولنديين لا مشكلة مع تأشيرته، كان الفرنسي الذي أراد له بالخروج. |
Özellikle de Onu salan kişi sen isen. | Open Subtitles | خصوصا إذا كنت أنت الشخص الذي سمحت له بالخروج. |
Hayır, iyi halden Onu serbest bırakıyorlar. | Open Subtitles | لا، انهم السماح له بالخروج على حسن السير والسلوك. |
Polis Onu serbest bırakacak, Ray paranın peşine düşecek mi diye bakacak. | Open Subtitles | الشرطة وستعمل السماح له بالخروج فقط لمعرفة ما اذا كان يمكن أن يؤدي بهم إلى المال. |
Pearson, Onu muayene ettirmek için Smudge'u götürdü. | Open Subtitles | تولى ستو بيرسون التلطيخ للتحقق له بالخروج. |
Diyorum ki, belki Onu hak eden biri olduğumu düşünüp kendisini anlamama yardım edebilirsin. | Open Subtitles | ولكن كنت فقط على أمل أنه ربما كنت أعتقد أنني جيد بالنسبة له، و حتى كنت تريد مساعدتي الرقم له بالخروج. |
Onu bırakmalılar. | Open Subtitles | لأنهم وصلوا إلى السماح له بالخروج. |
Onu satın filan alamaz mıyız? | Open Subtitles | هل أبوس]؛ ر نشتري له بالخروج أو شيء من هذا؟ |
O pisliği dışarı atmasaydım, Kandy'yi öldürmemiş olabilirdi. | Open Subtitles | أن زحف لقد قتل لها إذا لم أكن رمي له بالخروج. |
Ne olursa olsun, dışarı çıkmasına izin verme. | Open Subtitles | بغض النظر عن ما يفعله لا تسمحي له بالخروج |
dışarı çıkmasına izin verme diyorum. | Open Subtitles | أنا أقول لا تسمح له بالخروج من هناك |