Marcus Aurelius'un kızı olan Lucilla nüfuzlu bir hayat sürmeye hazırlanmıştı. | Open Subtitles | بصفتها ابنة ماركوس أوريليوس تمت تهيئة لوسيلا لتعيش حياة من النفوذ |
Taht oyunları, imparatoriçenin kızı Lucilla da dâhil kraliyet ailesini riske atmıştı. | Open Subtitles | كان النزاع على الظفر بالعرش يمثل تهديدا للاسرة الملكية بما فيهم ابنة الامبراطور لوسيلا |
Zaten babasının güvendiği danışmanıyla evli olan Lucilla nüfuzlu bir hayat için eğitilmişti. | Open Subtitles | كانت زوجة لمستشار ابيها الامين و كانت لوسيلا مهيأة بالفعل لتعيش حياة من النفوذ |
Lucilla, Marcus Aurelius'un yetişkinlik çağına ulaşabilen en büyük çocuklarından biriydi. | Open Subtitles | كانت لوسيلا واحدة من أكبر أبناء ماركوس أوريليوس سنا الذين عاشوا إلى سن الرشد |
Ama taht konusu sorgulanmaya başlayınca Lucilla isteklerinin tehlikede olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | لكن مع المصير المجهول الذي كان يتهدد العرش أدركت لوسيلا أن طموحاتها كانت في خطر |
Lucilla Commodus'un ablasıydı. | Open Subtitles | كانت لوسيلا شقيقة كومودوس الكبرى و كانت تكبره ب 12 عاما |
Lucilla o dönemde muhtemelen Roma İmparatorluğunda göz önünde olan en güçlü kadındı. | Open Subtitles | كانت لوسيلا على الارجح هي أقوى إمرأة معروفة في الامبراطورية الرومانية في تلك الآونة |
Lucilla'nın zihninden neler gectigini bilmek kolay değil. | Open Subtitles | كان من الصعب أن يستنتج المرء ما يدور في عقل لوسيلا |
Bu nedenle de Lucilla, kardeşine karşı ileri seviye bir komplo planladı. | Open Subtitles | و هكذا حاكت لوسيلا مؤامرة على نطاق واسع جدا ضده |
Lucilla kardeşinin aleyhine bir plan yaparken tahtın sorumluğu yeni imparatora ağır gelmeye başlamıştı bile. | Open Subtitles | و مع بدء لوسيلا في تدبير مؤامرة لشقيقها بدأت مسؤولية العرش تصير ثقلا على عاتق الامبراطور الجديد |
Lucilla'nın destegiyle senatör ilk oyunu için zemin hazırlığına girişti. | Open Subtitles | مع دعم لوسيلا بدأ السيناتور يضع حجر الاساس لأجل لعبته الأولى |
Lucilla, planını devreye sokmasının vaktinin geldiğini anlamıştı. | Open Subtitles | أدركت لوسيلا أن الوقت قد حان لتبدأ في تنفيذ خطتها |
Lucilla bir nevi rütbe gerilemesi olan bu durumdan ötürü hınçla dolmuştu. | Open Subtitles | كانت لوسيلا تزدري ما يعد شكلا من أشكال خفض الرتبة الشرفي |
Lucilla da aslen geleneksel aristokrasinin düşüncesi ve tahttaki imparatora karşı harekete geçme isteğini temsil ediyordu. | Open Subtitles | لذا ما كانت لوسيلا تمثله لهم في الواقع هو مشاعر الارستقراطية التقليدية و استعدادهم لمعاداة امبراطور حاكم |
Lucilla planı için bir fırsat yakalamıştı. | Open Subtitles | وجدت لوسيلا فرصة سائغة للمضي قدما في خطتها |
Senatör Quantianus ve Lucilla'yı konuşurken duydum. | Open Subtitles | سمعت السيناتور كوينتيانوس و لوسيلا يتحدثان |
Lucilla ve senato üyeleri imparatoru tahttan indirmeyi planlarken | Open Subtitles | و بينما شرعت لوسيلا و أعضاء مجلس الشيوخ في مؤامراتهم لقلب نظام الحكم |
Lucilla da nüfuzlu senatörleri ve Commudus'un yakın çevresinden bazı kişileri imparatoru tahttan indirme planına dâhil etmişti. | Open Subtitles | جندت لوسيلا أعضاء مؤثرين في مجلس الشيوخ و أشخاصا ممن يحظون بثقة كومودوس مع خطة لتجريد الامبراطور من عرشه |
Lucilla, çabalarının boşa çıktığını da bu planla olan bağlantısının her an ortaya çıkabileceğini de biliyordu. | Open Subtitles | أدركت لوسيلا أن جهودها ضاعت هباء و أن علاقتها بالمؤامرة قد تنفضح في أية لحظة |
Lucilla, Commodus'un yakın çevresiyle iş birliği hâlindeydi. | Open Subtitles | كانت لوسيلا تعمل بصورة مباشرة مع أعضاء تلك الدائرة الداخلية |