Öylesine bir tutku ve anlayışla ondan bahsediyordu ki, bu duyguyu Los Angeles Filarmoni’deki çalışma arkadaşlarımla da paylaşıyorum. | TED | وقد تحدث عنها بشغف .. ووعي وفهم كما أتحدث أنا مع زملائي في جمعية محبي الموسيقى في لوس أنجليس |
Wayne Federman film çekimini izlemek için bizi Los Angeles'a davet etti. | Open Subtitles | ووين فيدرمان مدعو نا خارج إلى لوس أنجليس. لمشاهدة فلمه أن يصوّر. |
Los Angeles'ta yapacak bir işim var. İş bitti mi, gerisi fark etmez. | Open Subtitles | لديَ شئ لأفعله في لوس أنجليس حالما يتم هذا الشئ , لا يهم |
LA'dan Paris'e 1 8 saatlik bir uçuş gibi. Ve koltuğa çakılısın. | Open Subtitles | 18 ساعةُ طيرانُ مِنْ لوس أنجليس إلى باريس وأنت ملتصقُ في الحافلةِ |
Eğer anlaşamazsak Onu LA'a uçuracağım. | Open Subtitles | وإذا لم تعقد معي صفقة سأسافر معه إلى لوس أنجليس |
Selam, ben LAPD'den dedektif Mark. | Open Subtitles | مرحبا ، أنا المحقق مارك دارجاس شرطة لوس أنجليس |
Los Angeles'ta yapacak bir işim var. İş bitti mi, gerisi fark etmez. | Open Subtitles | لديَ شئ لأفعله في لوس أنجليس حالما يتم هذا الشئ , لا يهم |
Los Angeles'ta oluşan, düşük seviyeli sızıntıları soruşturmak üzere bir göreve atanmıştık. | Open Subtitles | كلفنا بتحقيق سلسلة من تسربات على مستوى منخفض هنا في لوس أنجليس |
Hayatımın geri kalanını geçirmek istediğim kişi Los Angeles'ta yaşıyor.. | Open Subtitles | وأريد أن أقضي بقية حياتي مع يعيش في لوس أنجليس. |
Fakat,ben Los Angeles'ın su sorunundan bahsedeceğim. | TED | ولكن أنا سأتحدث عن مشاكل المياه في لوس أنجليس الآن. |
Los Angeles'ta bildiğimiz "Riziko! | TED | كنا لا نلعب في لوس أنجليس على مجموعة الخطر العادية. |
Los Angeles'ta bu çekimi yaparken kapalı mekanda güneş yanığım oldu. | TED | لفد حصلت على حروق شمس داخلية أثناء القيام بينما كنت أصور في لوس أنجليس. |
Hikaye 1941 yılında Los Angeles'da bir cinayeti araştıran Japon-Amerikan detektifle ilgili. | TED | وبالتالي فهي قصة عن محقق ياباني أمريكي في لوس أنجليس عام 1941 يحقق في جريمة. |
Bunu ilk başta genel anlamıyla ele aldım. Yani şöyle; Pearl Harbo'u alıp Los Angeles'ın üzerine ekleyecektik. Şehrin ufkunda böyle kıyamet gibi bir gün doğumu yapacaktık. | TED | وكذلك فعلت في البداية حيث بدأت أفكر عن ذلك فيما يتعلق بقدرتنا، وسوف نضيف بيرل هاربور إلى لوس أنجليس وسوف نقوم بعمل فجر جلي في أفق المدينة. |
Bu Pearl Harbor'un Los Angeles üzerine eklenmesiyle oluşan resmi. | TED | وهذه صورة من بيرل هاربور تم عملها كجدارية في لوس أنجليس. |
Kendisi, Los Angeles Filarmoni Okrestrasinin muzik direktoru ve hala Venezuella cocuk orkestrasinin da basinda. | TED | هو أيضاً المخرج الموسيقي لفيلهارمونية لوس أنجليس, ومازال القائد العام لأوركسترا فينزويلا الشبابية. |
LA gitmek zorundayım ve Böyle saçmalıklar için vaktim yok | Open Subtitles | هذه الرحلة ستكون آمنة، يجب أن أصل إلى لوس أنجليس وليس لدي الوقت لهذا الهراء |
Qantas'ın Cincinnati'den LA'ye hiç seferi olmadı. | Open Subtitles | كوانتس لا تسافر إلى لوس أنجليس من سنسينيتي |
Şimdi LA'de olmam gerekiyordu. Şimdi bu benim üç günümü alacak. | Open Subtitles | بدلاً من الوصول إلى لوس أنجليس في ثلاث ساعات، سأصل في ثلاثة أيام |
LA'ye vardığımızda, Biraz gözetim altında olacağız. | Open Subtitles | عندما نصل إلى لوس أنجليس ستعقد جلسة وصاية في حضور المحامين |
Telefonda bir LAPD memuru var. | Open Subtitles | معي قسم الأدلة لشرطة لوس أنجليس على الخط |
Mümkün olduğunca çabuk Los Angles'e ulaşmam gerekiyor. | Open Subtitles | يلزمني فقط الوصول إلى لوس أنجليس بأسرع وقت ممكن |