Yalanlarımdan dolayı bebek bakıcısı bana güvenmiyor. Lumen'sa gerçeği söylememden ötürü güvenmiyor. | Open Subtitles | "جليسة الأطفال لا تثق بي بسبب الأكاذيب، و(لومن) لا تثق بي بسبب الحقيقة" |
Sorun şu ki; Lumen benim hakkımda çok şey bilirken ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | "المشكلة هي أنّ (لومن) تعرف الكثير عنّي فيما لا أعرف شيئاً عنها" |
Ama kendisine yapılanların intikamını alması için Lumen'a yardım edebilirim. | Open Subtitles | "ولكنّي أستطيع مساعدة (لومن) في الثأر لما أصابها" |
Ama kendisine yapılanların intikamını alması için Lumen'a yardım edebilirim. | Open Subtitles | "ولكنّي أستطيع مساعدة (لومن) في الثأر لما أصابها" |
Lumen'ı Boyd'dan kurtaralı 1 ayı geçti ama o, olanları her gün baştan yaşamaya devam ediyor. | Open Subtitles | انقضى شهر مذ حرّرتُ"{\pos(192,210)} (لومن) من قبضة (بويد)" لكنّها لا تزال تحيا محنتها"{\pos(192,210)} كلّ يوم من جديد" |
Lumen, ben işimi yalnız görürüm. Ortağa ihtiyacım yok. | Open Subtitles | (لومن)، أقوم بما أقوم به وحيداً، لا أحتاج شريكاً |
Lumen'ın hayatının başka kısmı yok. Tek hayatı bu. | Open Subtitles | "لا جانب آخر لحياة (لومن)، هذا كلّ ما تملك" |
Tabii burası benim evim ve karım öldü. Ayrıca Lumen'ın hayatımın hangi kısmında yer aldığını hiç bilmiyorum ve her şey çok garip. | Open Subtitles | "باستثناء أنّ هذا منزلي وزوجتي ميتة، ولا أعرف أي مكان يلائم (لومن) في عالمي" |
Lumen'ın duyduğu saatse Atlantik'in dibinde sana eşlik edeceğine temin edebilirim. | Open Subtitles | "إن كانت هي الساعة التي سمعتها (لومن)، فسأحرص على أن ترافقكَ إلى قعر (الأطلسي)" |
Lumen'ı da oraya götürdüğünden emin sayılırım. | Open Subtitles | وأنا متأكّد إلى حدّ كبير{\pos(192,210)} من أنّه سيأخذ (لومن) إلى هناك |
Lumen gerçek yüzümü görmesine rağmen benden kaçmadı. | Open Subtitles | تراني (لومن) على حقيقتي{\pos(192,170)}، ولم تبتعد عنّي |
Jordan'ın emlak tapuları. Lumen bunlardan birinde olmalı. | Open Subtitles | "عقارات (جوردن) المملوكة، لا بدّ أنّ (لومن) في إحداها" |
Lumen, ona hayatını geri verdiğimi söyledi. Alışageldik rolümün tersini oynadım. | Open Subtitles | "تقول (لومن) إنّي أعدتُ إليها حياتها، وهذا عكس دوري المعتاد" |
Quinn kendi başına yapıyor. Lumen, öğle yemeği için planın var mı? | Open Subtitles | "يقوم (كوين) بهذا بمفرده"، (لومن)، ما خططكِ لتناول الغداء؟ |
Sana bir sebep vereceyim: Lumen serbest kalır. | Open Subtitles | لذا سأعطيكَ سبباً، تفلت (لومن) من العقاب |
Jordan Chase, Lumen'la onun peşinde olduğumuzu öğrendiğine göre kendimi en kötüsü için hazırlamalıyım. | Open Subtitles | "بما أنّ (جوردن تشيس) يعلم بأنّي و(لومن) كشفنا حقيقته، فعليّ التحضير للأسوأ" |
Harrison'ı Miami'den Lumen'ı da o evden gönderiyorum. | Open Subtitles | سأبعد (هاريسن) عن (ميامي"{\pos(192,210)})، و(لومن) عن ذلك المنزل" |
Lumen'ın beni kurtarmak için ona vurduğu zamandan kalma. | Open Subtitles | "دم (كول هارمن)، خلّفته ضربة (لومن) له لإنقاذ حياتي" |
Lumen son kurbandı. 13 numara o. | Open Subtitles | "كانت (لومن) الضحيّة الأخيرة، أي أنّها صاحبة الرقم 13" |
Debra Lumen'ın olduğu DVD'yi görecek olursa her şeyi anlar. Her şey açığa çıkar. | Open Subtitles | "وإن رأت (ديبرا) قرص (لومن)، فستعرف كلّ ما حصل، سينكشف كلّ شيء" |