O gün yüzden fazla çanta hazırladık ve ihtiyacı olanlar bir tane almak için sırada bekledi. | TED | وزعنا أكثر من مئة حقيبة في ذاك اليوم، والناس طبعاً وقفوا بالصف ليأخذوا واحدة منهم. |
New York'un en şanslı insanları Manhattan'da eyaletin 64 milyonluk ikramiyesini almak için. | Open Subtitles | بعض المحظوظين في نيويورك هنا الآن في مانهاتن ليأخذوا نصيبهم من ال 64 مليون دولار في لوتري نيويورك |
"Elimdeki her şeyi almak için, ne gerekiyorsa yaparlar mı... "...bilemiyorum." | Open Subtitles | ولا يتذكرون أنهم مرة وضعوا أنفسهم في خطر ليأخذوا الخبز من يدي |
Şehre karşılık biçtikleri tek değeri, gerçekten istedikleri tek ruhu almak için bekliyorlardı. | Open Subtitles | لقد جاءوا فى انتظار الغنيمة الوحيدة التى يقدّرونها ليأخذوا الروح الوحيدة التى أرادوها بشدة |
Morrison ile birlikte sonuçları almak için oraya gidecek. | Open Subtitles | ستذهب الى هناك برفقة ماريسون ليأخذوا النتائج |
Paramızı almak için bekleyen başka düzenbaz polisler var. | Open Subtitles | المزيد من شرطة المنافقين ينتظرون ليأخذوا أموالنا |
Kendi ahlaksız tiyatronuzdan, bir belediye meclisi üyesini kaçırmayı nasıl ayarladığınızın itirafını almak için döverken hücremi ve Çavuşumun yumruklarını göreceksiniz. | Open Subtitles | سترّى زنزانتي و رقبائي أولاً ليأخذوا إعترافك حول تآمرك لخطف مستشار المدينة من مسرح الرذيلة خاصتكم |
Elma almak için ağaca nasıl tırmanacaklarını bilemezler ve kızgın bir sürüden kaçamazlar. | Open Subtitles | لن يعرفوا كيف يتسلقوا شجرة ليأخذوا تفاحة ولن يستطيعوا تخطي قطيع من البقر الغضبان |
Adamın sırtından gömleğini almak için onu boğarlar diyorlar. | Open Subtitles | يُقال أنهم قد يتركون الرجل يغرق فقط ليأخذوا القميص الذي يرتديه |
Sadece senin zavallı hayatını almak için bekliyor. | Open Subtitles | فقط ينتظرون ليأخذوا حياتك المثيرة للشفقة |
İstediği şeyi almak için birbirinin yüzüne silah dayayan insanlardan. | Open Subtitles | ليأخذوا ما يريدون. أجل،حسناًأنالاأود |
Alabildikleri herşeyi almak için. | Open Subtitles | ليأخذوا كلّ ما يمكنهم أخذه |
İstediklerini almak için. | Open Subtitles | ليأخذوا ما يريدونه؟ |
Onlara talimat verir vermez, Chase'i almak için gidecekler. | Open Subtitles | بمجرد أن نعطهم الأمر سيدخلوا ليأخذوا (تشايس) |
Springfieldliler, Rahibe Teresa'nın, mobiletine gaz almak için durduğu günden bu yana, kasabamızı ziyaret eden en aziz insanı görebilmek için bütün gece boyunca kamp kurdular. | Open Subtitles | وقد خيّم المواطنون اللّيلة كاملة ليأخذوا نظرة عن أهمّ شخصيّة مقدّسة تزور بلدتنا منذ أن توقّفت الأمّ (تريزا) عن عملها |
Akciğerlerini almak için. Yoklar. | Open Subtitles | ليأخذوا رئتيه إنّهما مفقودتان |
Sülüman'ı elimden almak için neler yapıyorlar! | Open Subtitles | يبذلون كلّ ما في وسعهم ليأخذوا (سليمان) منّي |
Ve bu piçler bunları bizden almak için buradalar. | Open Subtitles | - وهؤلاء الأوغاد هنا ليأخذوا هذا منا |
Parmak izinizi almak için birilerini göndereceğiz. | Open Subtitles | سيأتون ليأخذوا بصماتك |
Yani iki seçeneğiniz var. Ya Hindistan'dan gelişmiş dünyaya merdivenin bir sonraki adımındaki pozisyonu alacak insanları getirirsiniz — göçmenlik — ya da Hindistan'da merdivenin bir sonraki basamağında pozisyonu almak için bekleyen birçok insan vardır. Neden Hindistan için bir sonraki adımı atmıyoruz? | TED | عندها يكون أمامك خياران: إما أن تأتي بهؤلاء الأشخاص من الهند إلى العالم المتقدم ليأخذوا مناصبهم على الدرجة التالية من السلم -- الهجرة -- أو أنك تقول أن هناك العديد من الأشخاص على الدرجة السفلى من السلم بانتظار الصعود إلى الخطوة التالية في الهند، لم لا ننقل الدرجة الثانية إلى الهند؟ |