Tanrı onların güdülmesini istemeseydi, onları koyun yapmazdı. | Open Subtitles | إذا لم يشاء الرب أن يعطيهم نصيبهم لم يكن ليجعلهم جبناء مثل الخراف |
Maçı kazanan bazı insanlar, doğru kişi gelip de onları kuvvetlendirip, iyileştirmeden bunu anlamıyorlar bile. | Open Subtitles | بعض الناس يخوضون ألعاباً لم يعلموا أنهم بها قبل أن يأتي الشخص المناسب ليجعلهم يتحسّنوا ويصبحوا أفضل |
Vekillerin ceplerini doldurup onları güçlü hissettirdi. | Open Subtitles | ومنحهم صوت عالي كفاية ليجعلهم يشعرون بالقوة |
Bu onları diğer tüm canlılardan ayırdı. | Open Subtitles | ليجعلهم مختلفين عن بقية المخلوقات |
Bir onları yazıp, Miguel Sosa gönderiyormuş gibi göstermiş. | Open Subtitles | شخص ما زورهم ليجعلهم و كانهم أتوا من (ميغيل سوسا) |
700 bin dolar, onları Lichtenstein ile iletişimde tutması için bir arabulucunun. | Open Subtitles | الـ700 ألف دولار هي أجرة الوسيط ليجعلهم على اتصال مع (لينكنشتاين) |