Ortaklarının gücünü şirketlerle masaya oturmak, onlarla daha yakın ilişkiler kurmak ve onları daha iyi şeyler yapmaya özendirmek için kullanmak isterler. | TED | يريدون أن يستخدموا قوة أسهمهم ليجلسوا مع الشركات، ويتشاركوا معهم، ويشجعوهم على القيام بأشياء أفضل. |
Gün batımında ölüler, mezarlığın kaldırımı boyunca akşam serinliğinde oturmak için ortaya çıktılar. | Open Subtitles | عند الغروب,يأتى الموتى ليجلسوا فى برودة المساء على طول رصيف مشاة المقابر |
Yüksek bahisli, gizli ve zenginlerin saha kenarında oturmak için servet ödediği dövüşler. | Open Subtitles | الأن هم يقاتلون في معارك شديدة الخطورة تحت الأرض حيث يتواجد المشجعين يدفعون الكثير من الدولارات ليجلسوا أمام الحلبة |
Hayır, kimse konuşmuyor ama ring kenarında oturmak için deli paralar ödüyor. | Open Subtitles | لا, لا أحد يتحدث بخصوص هذا لكن الناس يدفعون الكثير من الدولارات ليجلسوا و يشاهدوا القتال في الحلبة |
Ve de kesinlikle, yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşı kalabilecek bir adamla aynı locada oturmak istemeyeceklerdir. | Open Subtitles | وهم بكل تأكيد لن يحققُ كما يجب ليجلسوا في المقصورة العليا مع الرجل الذي يكون يواجهجناية السرقه |
Koltuklarına oturmak ve hikaye dinlemek. | Open Subtitles | ليجلسوا على كنباتهم |