| Hadi ama, tatlı şey. Dışarısı insan ve hayvanlar için güvenli değil, biliyorsun. | Open Subtitles | هيا ، إنها ليست آمنة هنا لإنسان أو وحش حتى |
| Hayır, söyledim. LA benim için güvenli değil. | Open Subtitles | كلا ، لقد اخبرتك ان لوس انجلوس ليست آمنة |
| güvenli değil. Şu şeyler var ateş ediyorlar ve... | Open Subtitles | الشوارع ليست آمنة ، هناك هذه الأشياء التى تطلق النار |
| Buurada artık güvende değil. Onu kentten çıkarmalıyız. | Open Subtitles | إنها ليست آمنة هنا بعد الآن يجب أن تخرجيها من المدينة |
| güvenli değil ve artık Bayan Taylor Bayan Weston olduğuna göre bir yürüyüş arkadaşı bulmalısınız. | Open Subtitles | انها ليست آمنة ، والآن الآنسة تايلورأصبحت السيدة ستون لك يجب العثور على رفيق المشي |
| Ama gecenin bu saatinde bir kadının yalnız başına dolaşması güvenli değil. | Open Subtitles | لكن هذه الأيام ليست آمنة لإمرأة أن تسير وحدها في الليل |
| Basitçe şimdi "Sıcak Bölge" olarak adlandırdıkları bölgeye girmek güvenli değil. | Open Subtitles | انها ببساطة ليست آمنة لدخول المنطقة التي يلقبونها .. "المنطقة المشتعله". |
| Efendim, arabanın arabanın içi hâlâ güvenli değil. | Open Subtitles | سيدي، السيارة ليست بأمان. السيارة ليست آمنة ياسيدي. |
| Bu günlerde, yollar da pek güvenli değil. | Open Subtitles | وهذه الأيام، السفر عن طريق البر ليست آمنة. |
| Herkesi kasabadan çıkartmalısınız, güvenli değil. | Open Subtitles | يجب أن تُخرج كل شخص من المدينة فهي ليست آمنة |
| Kritik bir gelişme olduğunu düşünmüştüm ama güvenli değil. Hastalığı yavaşlatmaya yardımcı oluyor ama üzerinde test edilen hayvanların %16'sı ölümcül yan etkilerine maruz kaldı. | Open Subtitles | في التجارب الأخيرة إعتقدتُ أنني أحرزتُ تقدماً رفيع ولكنّها ليست آمنة تساعد المرض ببطء |
| Dedi ki sokaklar hiç güvenli değil seçim günü. | Open Subtitles | هو قال الشوارع ليست آمنة في يوم الأنتخابات |
| Burası güvenli değil ve hemen gitmeliyiz. | Open Subtitles | الأجواء ليست آمنة هنا وعلينا المغادرة الآن |
| Araba güvenli değil, bu yüzden inmen gerekiyor. Lütfen. | Open Subtitles | السيارة ليست آمنة, لذا اريد منك الخروج, ارجوك. |
| Burası güvenli değil. Billy ve sen burada emniyette değilsiniz. | Open Subtitles | أنها ليست آمنة هنا, وليس آمنة بالنسبة لك وبيلي, |
| Bana soracak olursan çok da güvenli değil bacım. | Open Subtitles | حسنا، ليست آمنة بما فيه الكفاية لو سألتني، أختاه |
| Ayrılıyorum. Bu şeyleri burda bırakmak güvenli değil. | Open Subtitles | أنا راحل، هذه الاشياء ليست آمنة أن تترك هنا. |
| Bizim yanımızda güvende değil. | Open Subtitles | أنت متعود أن، لكنها ليست آمنة لدينا قرب. |
| Valentine'in adamları dışarıda Clary'yi arıyorken tek başına güvende değil. | Open Subtitles | مع اشخاص فلانتين بالخارج يبحثون عن كلاري أنها ليست آمنة بالخارج لوحدها |
| Valentine'in adamları dışarıda Clary'yi arıyorken tek başına güvende değil. | Open Subtitles | مع اشخاص فلانتين بالخارج يبحثون عن كلاري أنها ليست آمنة بالخارج لوحدها |
| Karanlıkta parkların güvenli olmadığını bilmiyor galiba. | Open Subtitles | أعتقد أنها لا تعرف أن الحدائق ليست آمنة في الليل. |
| Seni tek başına dışarı bırakmamız güvenli olmaz. | Open Subtitles | سنبقى هنا جميعاً بوقت أطول من بقائك لوحدك إنها ليست آمنة لإمرأة وحدها |
| Yeni bir kasa almışsın ama görünüşe göre pek de güvenli değilmiş. | Open Subtitles | أرى أنّك اشتريت خزنة جديدة. يبدو أنّها ليست آمنة بما يكفي. |