Annem iyi değil. O şeker hastası ve eğer bizi bırakmazsan ölecek. | Open Subtitles | أمي ليست بخير ، عندها مرض السكر وستموت إذا لم تطلق سراحنا |
Jack, maalesef pek iyi değil. | Open Subtitles | جاك , اردت فقط ان اقول لك هي ليست بخير في الوقت الحالي |
İyi değil. Çıkarmaya çalışıyorlar ama tepki vermiyor. | Open Subtitles | ليست بخير ، يحاولون ايقاظها ولكنها غائبة عن الوعي |
Bir cadı olduğumu en yakın arkadaşım Glen'e söylemem hiç iyi değil, ama Phoebe'nin bunu yabancılarla dolu bir odaya söylemesi sorun değil? | Open Subtitles | حتى انها ليست بخير بالنسبة لي ليقول غلين بلدي أفضل صديق أنني ساحرة، ولكن لا بأس لفيبي لنقول غرفة كاملة من الغرباء؟ |
Hayır, kendini pek iyi hissetmiyor. | Open Subtitles | .كلا, فهي ليست بخير |
"Hey, Adamım, S...tiğim her şey çok iyi," 'Sebep o iyi değil! | Open Subtitles | مرحبا يارجل, كل شيء بخير بسبب أنها ليست بخير |
Hayır, Walt, iyi değil. Başka bir hayal daha görüyor. | Open Subtitles | كلا والت , إنها ليست بخير إنها تعاني أحد هلاوسها المعتادة |
Hayır, Walt, iyi değil. Başka bir hayal daha görüyor. | Open Subtitles | كلا والت , إنها ليست بخير إنها تعاني أحد هلاوسها المعتادة |
Kardeşimin durumu iyi değil. Ona tıbbi yardım bulmak için gidiyoruz. | Open Subtitles | شقيقتي ليست بخير نحن سنسعى لايجاد المساعدة الطبية لها |
Ben bakamadığımda genellikle annem ona bakardı, ama kısa bir süre önce hastaneye yattı ve durumu çok iyi değil. | Open Subtitles | عاد امي تراقبها حينما لا أستطيع لكن امي دخلت المستشفى مؤخرا وهي ليست بخير وهذا كان |
Onun burada kalmasını istemiyorum. Pek iyi değil. | Open Subtitles | لم أردها هنا في المقامِ الأوّل، إنّها ليست بخير. |
İyi değil aslında. Kan banyosu gibiydi! | Open Subtitles | ليست بخير على الإطلاق، كانت بمكان يوجد بها حمام دماء |
Kızın ve bebeğin durumu iyi değil ona yardımcı olacak şeyler getirmemiz gerek. | Open Subtitles | ،تلك الفتاة ليست بخير ولا ابنها ايضا لذا نحن نحتاج ان نذهب و نحضر بعض الاشياء لنساعدها |
Annem iyi değil ama. | Open Subtitles | لا ، ليس الحال بالنسبة لأمّي أمي ليست بخير |
Teyzen Bessie lösemiymiş. Durumu hiç de iyi değil. | Open Subtitles | خالتك " بيسي " في " فلوريدا " تعاني " لوكيميا " وهي ليست بخير |
İyi değil baba, hiç iyi değil. | Open Subtitles | ليست بخير, يا أبي, ليست بخير مطلقاً. |
- Jean iyi değil. Yardıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | هي تحتاج المساعدة, انها ليست بخير |
Bebek iyi mi? - Hayır, o, iyi değil. - Lütfen. | Open Subtitles | لا لا انها ليست بخير أسفه أرجوك |
Kendini pek iyi hissetmiyor. Lütfen siz devam edin. | Open Subtitles | هي ليست بخير ارجوك استمري |
Evet, iyi olmadığını duydum. Nesi olduğunu sorabilir miyim? | Open Subtitles | اجل ، سمعت انها ليست بخير هل لديكَ مانع إن سألتك مابها؟ |
Aslında hiçbirşey yolunda değil. Hiç yolunda değil. | Open Subtitles | لا ، ليس كل شيء على مايرام الأمور ليست بخير أبداً |
Bildiğim tek şey iyi olmadığı ve benimle bunun hakkında konuşmadığı. | Open Subtitles | ،كل ماأعلمه هو أنها ليست بخير ،لكن ماعدا ذلك فإنها لا تأمنني على أسرارها |
Belki biliyorsunuzdur, annesi pek iyi durumda değil. Bununla bu şekilde baş ediyordur belki. | Open Subtitles | كما قد تعلمين، أمّها ليست بخير ربما هكذا تتعامل مع الأمر |