ويكيبيديا

    "ليست سوى" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • sadece bir
        
    • başka bir şey değil
        
    • ibaret
        
    • O sadece
        
    • bu sadece
        
    • başkası değil
        
    • fazlası değil
        
    • yalnızca
        
    Görsel dışavurumculuk kültürel entegrasyonun sadece bir formu. TED الآن التعبير البصري ليست سوى شكل واحد للتكامل الثقافي.
    Orası sadece bir ölüm çukuru. Kemik yığını haline mi gelelim? Open Subtitles تلك المأربة ليست سوى فجوة موتٍ بلى، لنمدّ يد العون لأنفسنا لبناء سقيفة من العظام
    - Bu sadece bir araba. - Hayır, değil. Bu 64 üstü açık Mustang. Open Subtitles إنها ليست سوى سيارة فحسب إنها موستانج مكشوفة, موديل 64
    Uğruna kıçınızı yırttığınız paranız, büyük sunucuların fiber optik kablolarında gezinen birkaç ışık parçasından başka bir şey değil. Open Subtitles نقودكم، تلك الّتي تفلسون مؤخراتكم من أجلها ليست سوى فوتونات قليلة من الطاقة تنتقل عبر شبكة ألياف بصرية ضخمة
    Ölümden sonra yaşam fikri bundan sonra benim için sadece bir masaldan ibaret. Open Subtitles و فكرة وجود حياة بعد هذه الحياة ليست سوى خُرافة
    Evet, O sadece Ay'dan atlayan bir inekti. Open Subtitles جا, ليست سوى بقرة كانت تقفز فوق سطح القمر.
    Uzak bir ihtimal gibi görünebilir, ama bu güç sudan başkası değil. Open Subtitles قد يكون أمراً مُستبعداً، لكن هذه القوى ليست سوى ماء.
    Bu tahtanın esas olarak verdiği mesaj, bizim bilinç halinde yaptığımızdan fazlası değil. Open Subtitles ‫إن فكرة التراسل عن طريق اللوحة ‫ليست سوى عقلنا الواعي
    Bu resimler ve kargacık burgacık yazılar sadece bir demet saçmalık. Open Subtitles لأن هذه الصور والتسجيلات للهمهمة العراقية ليست سوى محض هراء
    Panik yapmayın, Bu sadece bir önlem. Open Subtitles لا داعي للذعر , أنها ليست سوى تدبير احترازي.
    Bence insanların onun sadece bir kukla olduğunu, düşünmesi bir genel yanlış anlama. Open Subtitles اعتقد ان الناس يعتقدون خطأ أنها ليست سوى دمية.
    Hitler, savaşa niyetli ise sadece bir soru var savaşı ilk kimin alacağıdır. Open Subtitles هتلر عازمة على الحرب، أنها ليست سوى مسألة من كان يختار معركة مع الأولى.
    Bağışlanmak bu düzenin sadece bir parçasıdır bu sınavlar ve kederler bize cennetin yolunu gösterir. Open Subtitles المغفرة ليست سوى جزء من الآية الأمل فى الجنه ونعمه أرشاده لنا خلال المحن والتجارب
    Manta vatozlarının neslinin tükenmesine sadece bir kaç yıl kaldı. Open Subtitles قبل وأنها ليست سوى سنوات قليلة من أشعة مانتا سيتم محوها.
    Evet, burjuva evliliği ruhsatlı fahişelikten başka bir şey değil. Open Subtitles نعم، الزواج البرجوازي ليست سوى دعارة مرخصة.
    * Zaman kavramı hepimizi becerdi * ve bir de bunun üstüne, hayat trafik sıkışıklığından başka bir şey değil Open Subtitles الوقت مفهوم لة وعلى قمة تلك الحياة ليست سوى زحمة سير
    Bu gelir vergisi, bütün ülkenin köleleştirilmesinden başka bir şey değil. Open Subtitles إنّ ضريبةَ الدخل ليست سوى إستعبادٍ لكامل البلاد
    Yoksa hayat bir takım rastlantısal kazadan mı ibaret? Open Subtitles أم أنَّ الحياةَ ليست سوى سلسلة من الأحداث العشوائية؟
    O sadece bugün biraz nezakete ihtiyacı olan biri. Open Subtitles هي ليست سوى شخص يحتاج لبعض المجاملة اليوم.
    Kız senin için bir yabancıdan başkası değil. Open Subtitles إنّها ليست سوى غريبة بالنسبة إليك.
    Bu tahtanın esas olarak verdiği mesaj, bizim bilinç halinde yaptığımızdan fazlası değil. Open Subtitles ‫إن فكرة التراسل عن طريق اللوحة ‫ليست سوى عقلنا الواعي
    Ne kadar güçlü olursa olsun, veriler yalnızca birer araç ve şunu unutmayın bu araç burada benim çok işime yaradı. TED فمهما كانت قوية، هي ليست سوى أداة، ولغرض إبقاء ذلك الأمر في الذاكرة فقد وجدت أن هذا الجهاز مفيد تماما.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد