Bir prensle çıkmak normal birisiyle çıkmaktan çok da farklı değil. | Open Subtitles | حسنا , مواعدة أمير ليست مختلفة عن مواعدة أي شخص أخر |
Kızılderili sorununda geldiğimiz nokta şu an itibariyle İrlandalı sorunundan, yahut bir Alman sorunundan hiç de farklı değil. | Open Subtitles | لقد وصلنا الي نقطة مشكلة الهنود فيها ليست مختلفة عن مشكلة الايرلنديين او مشكلة الالمان |
Elizabeth Dönemi İngilteresi sizinkinden pek de farklı değil. | Open Subtitles | إنكلترا في عصر إليزابيث ليست مختلفة كثيراً عن زمنك |
Herhangi bir pazardan hiçbir farkı yok, tek fark, bunun bir pazar bile olmayışı. | TED | إنها ليست مختلفة عن مثيلتها في السوق، لكن هذا ليس سوقًا البتة. |
Ancak ön korteks gerçekte niteliksel olarak farklı değildir. | TED | ولكن القشرة الأمامية ليست مختلفة حقًا نوعيًا. |
Johnny, annenin de farklı olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | مما قاله لي جوني سمعت أن أمك ليست مختلفة كثيرا |
farklı değil. Eşit. Beyazlarla eşit. | Open Subtitles | أتعرف، ليست مختلفة بس متساويه متساوية مع البيض |
Bana bakış tarzın diğerlerinden hiç farklı değil. | Open Subtitles | الطريقة التي تنظر بها إلي ليست مختلفة عن الطريقة التي يرمقني بها الآخرون |
Antartika'daki cihazdan farklı değil. | Open Subtitles | أنها ليست مختلفة عن "الأداة في "أنتراكتيكا |
Halkınızın yaşamı Yuan halkından pek de farklı değil. | Open Subtitles | ليست مختلفة عن شعبنا بشكل كبير |
Hayatım seninkinden çok farklı değil. | Open Subtitles | حياتي ليست مختلفة تماما عن حياتكِ. |
Parrish'in ohm bilekliğinden ya da Wyatt'ın uçak parçasından farklı değil. | Open Subtitles | (إنها ليست مختلفة عن سِوار (باريش (أو القطعة التي مع (وايت |
Ama senin ilgilendiğin kadar farklı değil. | Open Subtitles | لكنها ليست مختلفة لدرجة الإهتمام بك |
Sonuncusu kadar farklı değil. | Open Subtitles | انها ليست مختلفة مثل واحد آخر. |
Pek yalnız kalmış görünüyorsun John Spartan, ama her şey o kadar da farklı değil. | Open Subtitles | (تبدو وحيداً جداً (جون سبارتن لكن الأمور ليست مختلفة تماماً |
Westbourne'den farklı değil. | Open Subtitles | و ليست مختلفة عن ويست بورن |
Youkai'nin diğer okullardan pek bir farkı yok. | Open Subtitles | اكاديمية يوكاي ليست مختلفة كثيراً عن مدارس البشر العادية |
Neden olmasın. Eski bir saati tamir etmekten pek bir farkı yok. | Open Subtitles | بالتأكيد، ليست مختلفة كثيرًا عن إصلاح ساعة قديمة.. |
O otobüse bindiği günden hiç farkı yok. | Open Subtitles | و هي ليست مختلفة عن اليوم الذي استقلّت فيه الحافلة |
- Sonra hapis hayatı dışarıdan çok farklı değildir. | Open Subtitles | إذاً، فحياة السجن ليست مختلفة عن الحياة خارج السجن |
Palm Springs diğer yerlerden daha farklı değildir. | Open Subtitles | ـ(بلام اسبرنغز) ليست مختلفة عن الاماكن الاخرى |
Sanırım diğer birçok yerden farklı olmadığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | أفترض أني يجب ان أقول انها ليست مختلفة عن كثير من الأماكن |