Hayır,Önemli değil. Unut gitsin. | Open Subtitles | كلا، كلا إنه ليس بالأمر الجلل إنس الأمر برمته |
- Evet. Bunun farkında ve pek umursamıyor. - Para onun için o kadar Önemli değil. | Open Subtitles | أجل، إنها تدري هذا ولا تهتم، فالمال ليس بالأمر الجلل لها |
Göğüslerimi ve kalçamı puanlayıp tüm erkeklere gösterdin bu Önemli değil, öyle mi? | Open Subtitles | إنه ليس بالأمر الجلل. لقد قيمت ثدييّ ومؤخرتي ليراها كل أولئك الشباب وتظن أنه ليس بالأمر الجلل؟ |
Şey, madem Önemli bir şey değil, neden bana söylemiyorsun? | Open Subtitles | حسناً, إن كان ليس بالأمر الجلل لماذا لا يمكنكِ إخباري؟ |
büyütülecek bir şey yok. Kendin olmalısın. | Open Subtitles | هذا ليس بالأمر الجلل عليك أن تكون على طبيعتك |
Taksi çağırıp hava alanına gitsem ne olur sanki. Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | لمَ لا تتركيني أخذ سيارة أجرة إلي المطار فهذا ليس بالأمر الجلل |
Odasının camına doğru uzanan bir su borusu var. mühim değil, kolaylıkla tırmanabilirim. | Open Subtitles | هناك ماسورة صرف موجوده بجانب شرفتها وذلك ليس بالأمر الجلل يُمكننا تسلقها |
Benim yerim orası. Biriyle yatmadığın sürece, başka insanlarla görüşmek Önemli değil ki. | Open Subtitles | طالما أنك لا تضاجع إحداهما، فمواعدتك لأشخاص آخرين ليس بالأمر الجلل |
Çok Önemli değil. Sadece kulağa daha iyi geliyor. | Open Subtitles | إنه ليس بالأمر الجلل ستبدو الأغنية أفضل هكذا فحسب |
Şey, Önemli değil belki. | Open Subtitles | حسناً، أعني أنه ليس بالأمر الجلل حقاً.. |
Ama Önemli değil, dediğim gibi, | Open Subtitles | ،ولكن ليس بالأمر الجلل كما قلتُ لكَ |
Artık, her neyse çokta Önemli değil. | Open Subtitles | أياً كان، أنه ليس بالأمر الجلل. |
- Hayır anne, merak etmiyorum. Önemli değil. | Open Subtitles | أنا لست قلقة إنه ليس بالأمر الجلل |
O yüzden çok da Önemli değil. | Open Subtitles | فهذا ليس بالأمر الجلل. على أي حال. |
O yüzden çok da Önemli değil. | Open Subtitles | فهذا ليس بالأمر الجلل. على أي حال. |
O yüzden çok da Önemli değil. | Open Subtitles | فهذا ليس بالأمر الجلل. على أي حال. |
O kadar da Önemli değil, John. | Open Subtitles | لا , إنه ليس بالأمر الجلل يا جون |
Neredeydin? Sadece dolaşıyordum. Önemli bir şey değil. | Open Subtitles | فقط أقود السيارة في الأنحاء ليس بالأمر الجلل |
Önemli bir şey değil. Seninle antrenmanda görüşürüz. | Open Subtitles | ليس بالأمر الجلل أراكَ لاحقاً بالتدريبات |
Kahve içtik sadece, büyütülecek bir şey yok. | Open Subtitles | مجرد احتساء قهوة. ليس بالأمر الجلل. |
büyütülecek bir şey yok sadece dans edeceğim. | Open Subtitles | انه ليس بالأمر الجلل سأذهب للرقص وحسب |
Epey bir süre kullandım çünkü. Çocuklarım da taşıyor. Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | لأنني كنت أحمله لبعض الوقت والأولاد كذلك, ليس بالأمر الجلل |
Duygulanman çok ince Morgan ama Büyütülecek bir şey değil. | Open Subtitles | الشعور يا "مورجان" ولكن ليس بالأمر الجلل |
Söylemek zorunda değilsin. Çok mühim değil. | Open Subtitles | ليس عليكِ أن تخبرينني ليس بالأمر الجلل. |