- Uzun bir mesafede ama Çok uzak değil. | Open Subtitles | - إن الطريق طويل من هنا ، ولكن ليس ببعيد - |
Postaneye gidiyorum, Çok uzak değil. | Open Subtitles | سأذهب الى مكتب البريد انه ليس ببعيد |
Burada, yaşadığım yerden pek uzak olmayan San Francisco'daki Golden Gate Köprüsü'nün bir resmi var. | TED | وهذه صورة لجسر البوابة الذهبية بسان فرانسيسكو، ليس ببعيد عن المكان الذي اعيش فيه |
Snow Dragonu haritalamamızın üstünden fazla geçmeden, Brent oradan çokta uzak olmayan yeni bir mağara keşfetti. | TED | بعد فترة قصيرة من وضع خرائط للتّنين الثلجي، اكتشف برانت كهفا جديدا في مكان ليس ببعيد. |
Kısa bir süre önce, genç bir erkek çocuk kilo kaybı nedeniyle Baltimore'da bir hastaneye getirildi. | TED | في زمن ليس ببعيد ظهر طفل في مشفى بالتيمور، يعاني من نقص الوزن. |
Güvenli ev uzakta değil. 110. | Open Subtitles | المنزل ليس ببعيد اتجه جنوباً نحو الطريق السريع 110 |
İnsanların dünyanın düz olduğunu düşündüğü zamanlardan beridir Çok olmadı. | Open Subtitles | منذ زمن ليس ببعيد كان الأنسان يعتقد أن الأرض مسطحة |
Yakın bir zamanda olan şeylerin suçunu üzerime almaya çalışmıştım. | Open Subtitles | حاولت أخذ اللوم على كل شيء منذ وقت ليس ببعيد |
Kendi icinize bakin, o sizden uzakta degil. | Open Subtitles | "انظر في أعماقك.. إنه ليس ببعيد عنك" |
Çok uzak değil. Andrei'i falan da götüreceğiz. | Open Subtitles | إنه ليس ببعيد وسيأتي أندري والجميع |
Ev asla Çok uzak değil | Open Subtitles | البيت ليس ببعيد |
İşte tam burada. Sierra Bonita'da. Çok uzak değil. | Open Subtitles | إنه هنا تقريباً بـ(سيرا بونيتا)، ليس ببعيد |
Al sana baston. Kampımız Çok uzak değil. | Open Subtitles | معسكرنا ليس ببعيد |
Çok uzak olmayan bir gelecekte, yıkık bir dünyada, geçmişi onun peşinde. | Open Subtitles | وفي مستقبل ليس ببعيد من الآن في عالم محطّم .. سقطت ثانية إلى ماضيها |
Çok uzak olmayan bir gelecekte, yıkık bir dünyada, geçmişine yakalandı. | Open Subtitles | وفي مستقبل ليس ببعيد من الآن في عالم محطّم .. سقطت ثانية إلى ماضيها |
Hey.Kısa bir süre önce... Ben de seni düşünüyordum. Philadelphia'daki Temple Universitesini bıraktım ... | Open Subtitles | منذ وقت ليس ببعيد كنت في كنيسة الجامعة في فيلاديلفيا |
Belki bundan Kısa bir süre sonra karanlık yolcumdan da kurtulurum. | Open Subtitles | "وربّما ذات يوم ليس ببعيد من الآن..." "سأتخلّص من الراكب المظلم" |
Cesedinin bulunduğu bina, klinikten çok uzakta değil. | Open Subtitles | المبنى الذي عثرنا فيه على جثته ليس ببعيد عن العيادة |
O çarpı işareti de şu tepenin üzerinde, kasabadan çok uzakta değil. | Open Subtitles | وهذا الصليب يقابل قمه هذه التله هذا ليس ببعيد خارج المدينه |
Bloguma bir video serisi koyalı Çok olmadı, ve iki haftada 6000 kişi gelmiş. | TED | لقد وضعت سلسلة فيديو على مدونتي من وقت ليس ببعيد وتم مشاهدته 6000 مرة في أسبوعين. |
Ama King onu ırmağın aşağısında yaklaşık bir kilometre uzakta, köye Yakın bir yerde buldu. | Open Subtitles | كان كنج هو من وجد مانى على بعد ألف يارده من ضفه النهر ليس ببعيد عن القريه |
o sizden uzakta degil." | Open Subtitles | إنه ليس ببعيد عنك" |
Bir gün, şu andan çok da uzak olmayan bir gün bunu kitabımda kullanacağım. | Open Subtitles | ذات يومٍ، ذات يومٍ ليس ببعيد من الحاضر، سوف أستخدم هذا في كتاب. |