- İyi değil. - Tanrım! Kırkayak yiyeceğim! | Open Subtitles | انه ليس بجيد ياللهي, سأكل حشرة أم اربع واربعين |
Efendim bırakın gitsin. Yanılmışım. O yalnızca iyi değil, en iyisi. | Open Subtitles | سيدي أرجو أن تتركه كان مخطأ أنه ليس بجيد فقط بل الأفضل |
- İhtiyacın olan şey bu. - Bu iyi değil. | Open Subtitles | هناك هذا ما تحتاج إليه هذا ليس بجيد هناك |
- Bu iyi değil. - Lütfen onu geri ver. | Open Subtitles | هذا ليس بجيد ارجوك تراجع عن ذلك |
Çok fazla "hiç iyi olmadı bu" diyorsun. | Open Subtitles | أنت تقولين "هذا ليس بجيد" كثيراًYou say "not good" a lot. |
Ama bu iyi değil. | Open Subtitles | لا , هذا من سعادتي ,ولكن هذا ليس بجيد |
Bu partiyi daha önce de görmüştüm ve hiç iyi değil. | Open Subtitles | لقد رأيت هذا من قبل و هو ليس بجيد |
İyi değil kartın köşesini görebiliyorum. | Open Subtitles | ليس بجيد يمكنني رؤية طرف الورقة |
Hayır, bu o kadar iyi değil. | Open Subtitles | لا, ذلك ليس بجيد جدا |
Pek iyi değil. | Open Subtitles | حالي ليس بجيد جداً |
Tanrım. Bu hiç iyi değil. Hayır. | Open Subtitles | ياربى هذا ليس بجيد |
Bu tavşanlar için iyi değil. | Open Subtitles | هذا ليس بجيد للارانب |
- Ama bir şey bulduk. - İyi değil ama. | Open Subtitles | ولكنّنا وجدنا شيء - إنّه ليس بجيد - |
Bu çocuk iyi değil. | Open Subtitles | هذا الفتى ليس بجيد |
-Hiç iyi değil bu. -Bilemezsin. | Open Subtitles | هذا ليس بجيد - لا تعرفين ذلك - |
Bak, bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | -كلا، هذا ليس بجيد |
Ve, Corwins eve geldiği zaman hiç iyi değil. | Open Subtitles | و عندما عاد آل (كوروين) للمنزل ليس بجيد |
- Hayır. Bu iyi değil. | Open Subtitles | -كلا، هذا ليس بجيد |
Bu hiç iyi olmadı. | Open Subtitles | اه هذا ليس بجيد |
Bu iyi olmadı. - Kimse duymadı herhalde. | Open Subtitles | .آه ، هذا ليس بجيد |
Dostum, hiç iyi olmadı bu. | Open Subtitles | آه ، يا رجل ، هذا ليس بجيد |