Albay, bunu yapmanızın nedeninin onu diğerlerinden uzak tutmak olduğunu biliyorum ama karantina uzun vadede bir çözüm değil. | Open Subtitles | كولونيل أنا أعرف انك تفعل هذا لإبقائها بعيده عن الأخرين ولكن الحجر الصحى ليس بحل طويل المدى |
Yani uzun vadeli bir çözüm değil ama daha iyi bir şey aklıma gelene kadar işe yaramak zorunda. | Open Subtitles | وهو ليس بحل بعيد المدى ولكنه سيفي بالغرض حتى أفكر بشيء أفضل. |
Ayrı yaşamak çözüm değil, tam tersi bir sorun. | Open Subtitles | حياتين منفصلتين ليس بحل انه تهديد |
Kalıcı bir çözüm değil ama McLeod'un yürürlüğe koyduğu şeyler itfaiyecilerin belediyeyle yaptığı anlaşmaya aykırı. | Open Subtitles | حسنا, أن هذا ليس بحل دائم (لكن عمليات الأقفال التي تنفذها وتلوح بها (ماكلاود هي خرق لعقد الأطفائين مع المدينة |
- Bu bir çözüm değil. | Open Subtitles | -هذا ليس بحل |