Ya öyle bir şey hiç yoktur, ya da o başka bir şeydir, bir bilgisayar programı ya da başka saçma bir şey, ama hiç bir şekilde bilimin bir parçası değil. | TED | إما الوعي ليس له وجود أو هو شيء آخر كبرنامج كمبيوتر أو شيء تافه آخر لكن في كل الأحوال الوعي ليس جزءاً من العلم |
Bu oyunun bir parçası değil ahmak. | Open Subtitles | اسمع, هذا ليس جزءاً من اللعبة أيها الوغد |
Bu yaptığımız anlaşmanın bir parçası değil lakin savaşacağım. | Open Subtitles | ذلك ليس جزءاً من اتفاقنا المسبق ولكني سأقاتل |
Artık gerçeğin ne olduğundan bile tam emin değilim, ama o benim bir parçam değil. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ماهو الحقيقي بعد الآن و لكنّه ليس جزءاً منّي |
Bunun oyunun bir parçası olmadığını nereden bileceğim? | Open Subtitles | كيف لي أن أعرف أن هذا ليس جزءاً من لعبتك ؟ |
Bir özellik, dini ikiliğin geleneği: Bilinç, fiziksel dünyanın bir parçası değildir. | TED | الخاصية الأولى هي الثنائية الدينية، يعني: الوعي ليس جزءاً من العالم المحسوس |
Anne, Armando Pedro'nun gündelik hayatının bir parçası değil. Bilmiyor bile. | Open Subtitles | أمي، "أرماندو" ليس جزءاً من حياة "بيدرو" اليومية، وهو لا يعرف. |
Tekniğimin bir parçası değil mahkemenin takdiri. | Open Subtitles | ليس جزءاً من طريقتي انه جزء من اعفاءات المحكمه العليا |
Millet bu gösterinin bir parçası değil. Ona yardım edin. | Open Subtitles | هذا ليس جزءاً من الفقرة ساعدوها |
- Bu cezanın bir parçası değil. | Open Subtitles | حسناً ، إنّه ليس جزءاً من العقاب |
Cinayet işlemek 12 adımlı programının bir parçası değil. | Open Subtitles | ...الآن، القتل ليس جزءاً من برنامجك ذو الـ 12 مرحلة |
Motel tam olarak kasabanın bir parçası değil. | Open Subtitles | النزل ليس جزءاً من هذه البلدة. |
Bir şeyi sahneleme. Fetişin bir parçası değil. | Open Subtitles | كأنه يصور مشهد, ليس جزءاً من السادية. |
Bence Doktor Palmer'ın ölümü onların plânının bir parçası değil. | Open Subtitles | في رأيي، إن موت دكتور (بالمر) ليس جزءاً من خطتهم |
O yüzden tam olarak ailemizin bir parçası değil. | Open Subtitles | لذا فهو ليس جزءاً من عائلتنا |
Ailen bana çok iyi davrandı Sharpay, ama seninle şarkı söylemek işimin bir parçası değil. | Open Subtitles | (لقد كان والديكِ كريمين جداً معي يا (شاربي - لكن الغناء معكِ ليس جزءاً من وظيفتي |
Onlarla yaşamak fantezisinin bir parçası değil. Ajan Rossi. | Open Subtitles | العيش معهم ليس جزءاً من خياله |
Benim parçam değil. | Open Subtitles | إنّه ليس جزءاً منّي. |
Bunun bir parçası olmadığını, biliyorum. | Open Subtitles | هذا ليس جزءاً من الصلاة، إنني متيقن. |
Ruha aittir, ve ruh fiziksel dünyanın bir parçası değildir. | TED | الوعي ينتمي للروح و الروح ليس جزءاً من العالم الحسّي |
Bu gelenek bizim ağır görevli bilimsel materyalistler olduğumuzu düşünüyor. Bilinç fiziksel dünyaya ait değildir. | TED | هو ذلك الإرث الذي يصفنا بأننا أشخاص ماديين علميين بشكل بحت الوعي ليس جزءاً من العالم المحسوس |