- Selam. - On dakika geç kaldın. Patronunu bekletmen hiç hoş değil. | Open Subtitles | عشر دقائق تأخر ليس جميلاً ترك ربّ العمل منتظراً |
Kıllıydı. hiç hoş değil. | Open Subtitles | كان عنده شعر ليس جميلاً |
hiç hoş değil. | Open Subtitles | هذا ليس جميلاً. |
Ben de görmedim ama güzel olmadığını söyleyebilirim! | Open Subtitles | و انا ايضاً ، ولكن ليس جميلاً انا متأكداً من ذلك |
Bunun güzel olmadığını, senin de heyecanlanmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبرني بأن هذا ليس جميلاً, و أنك لا تشعر بالحماسة |
Pek iyi değil, tabii ki ama araziyi kendi ayaklarıyla yürüyebilir ve babadan oğula geçme düzenini devam ettirebilir. | Open Subtitles | هو ليس جميلاً بالتأكيد لكنه يستطيع المشي حول ولايته على قدميه وأن ينجب سلسة من الأبناء لتكمل السلالة |
Bu hiç hoş değil. | Open Subtitles | هذا ليس جميلاً على الإطلاق |
Bu hiç hoş değil. | Open Subtitles | مهلاً , ليس جميلاً , لأنه |
hiç hoş değil, Will. | Open Subtitles | هذا ليس جميلاً, ويل. |
hiç hoş değil. | Open Subtitles | ليس جميلاً |
hiç hoş değil. | Open Subtitles | ليس جميلاً |
Bu hiç hoş değil. | Open Subtitles | هذا ليس جميلاً |
Alan, bu hiç hoş değil. | Open Subtitles | (آلن) , هذا ليس جميلاً |
hiç hoş değil. | Open Subtitles | ليس جميلاً |
Kenzi! hiç hoş değil! | Open Subtitles | (كينزي) ليس جميلاً |
- Artık yeterince iyi değil, huh? | Open Subtitles | ليس جميلاً الآن صحيح؟ |
Gözlerin çok hovarda, Kevin ve bu ilişkimiz için hiç de iyi değil. | Open Subtitles | . )لديكَ عينين جميلتين (كيفن . )وهذا ليس جميلاً لعلاقتنا (كيفن |