Bu sağlam bir kanıt değil. | Open Subtitles | هذا ليس دليلاً أكيداً كابتن ثرومان |
Bu sağlam bir kanıt değil. | Open Subtitles | هذا ليس دليلاً أكيداً كابتن ثرومان |
O, gerçek kanıt değil. Sadece orada duruyordu. | Open Subtitles | ليس دليلاً حقيقيّاً بل مجرّد كذبة |
Bu, kanıt sayılmaz. | Open Subtitles | هذا ليس دليلاً قاطعاً |
Onlar kanıt sayılmaz. | Open Subtitles | هذا ليس دليلاً. |
Şunu aklımızdan çıkarmamalıyız ki, suçlama kanıt değildir ve mahkumiyet kanıtlara ve yargılama sürecine bağlıdır. | Open Subtitles | يجب أن نتذكر دوماً أن الإتهام ليس دليلاً وأن ذلك الإتهام يعتمد على دليل وأسس قانونية |
Kanıt yokluğu kanıt değildir. | Open Subtitles | عدم وجود أدلة ليس دليلاً |
Tamam ama bu bir kanıt değil. | Open Subtitles | حسناً لكن هذا ليس دليلاً. |
- Bu bir kanıt değil. | Open Subtitles | -مازال ليس دليلاً |
Bu kanıt sayılmaz, Jay. | Open Subtitles | أنه ليس دليلاً يا (جاي)ـ |
Bu kanıt sayılmaz! | Open Subtitles | هذا ليس دليلاً |
Ne yazık ki, sevgi makul bir kanıt değildir. | Open Subtitles | للأسف الحب ليس دليلاً مقبولاً |
# Sevgi makul bir kanıt değildir # | Open Subtitles | "الحب ليس دليلاً مقبولاً" |