Bu at yanımda pek mutlu değil. Ama onu suçlayamam. | Open Subtitles | إن هذا الحصان ليس سعيداً معي و أنا لا ألومه |
Bal ufak kolların ulaşabilmesi için çok derinde ve arılar hiç de mutlu değil. | Open Subtitles | العسل بعيد جداً للأذرع الصغيرة والنحل ليس سعيداً |
-Bende yarar tatlım. Seni bekliyor ve hiç mutlu değil. | Open Subtitles | سيجدي معي يا عزيزي، إنّه ينتظركِ، وهو ليس سعيداً. |
Seninle 12 gün geçirirken benimle iki gün geçirmekten memnun değil. | Open Subtitles | ليس سعيداً لقد قضى 12 يوماً معك ويومين في البيت |
O adam kimseyle mutlu degil ki. | Open Subtitles | -إنه ليس سعيداً من أي أحد |
Sam, Stephanie'yle mutlu değil zaten. | Open Subtitles | وتعرف ماذا؟ هو ليس سعيداً مع ستيفاني |
Arthur, Merlin'i serbest bıraktığımızı biliyor ve hiç mutlu değil. | Open Subtitles | يعرف (آرثر) أنّنا حرّرنا (ميرلين) وهو ليس سعيداً بذلك البتّة |
Görünüşe göre Shangri-la'da pek mutlu değil ki nakil istemi için Noel Baba dışında herkese mektup yazmış. | Open Subtitles | واضح أنه ليس سعيداً بوجوده في (شانجريلا) لأنه يكتب خطابات للناس كلها عدا بابا نويل طلباً للنقل |
mutlu değil. | Open Subtitles | و هو ليس سعيداً |
Müvekkilim mutlu değil. | Open Subtitles | حسناً، مُوكّلي ليس سعيداً. |
Todd... Laurence mutlu değil. Mutlu değilim. | Open Subtitles | (تود لورنس ) ليس سعيداً انا لست سعيداً الامر مزعج |
Ya senin baban, mutlu değil mi? | Open Subtitles | وأبوكِ ، ليس سعيداً ؟ |
Mutlu gözüküyor. O Dick Cheney. Bence mutlu değil, kızgın. | Open Subtitles | هذا (ديك شيني)، أظنّه غاضباً و ليس سعيداً. |
- Bu adam hiç mutlu değil. | Open Subtitles | ذلك الرجل ليس سعيداً |
Ben ve Layla hakkındaki gerçek ortaya çıktı. Martun benimle ilgili pek mutlu değil. | Open Subtitles | الآن وقد كُشفت الحقيقة حول ما بيني وبين (ليلا)، (مارتون) ليس سعيداً جدّاً بي. |
Yalnızca ormanı satıyor olmalarından memnun değil ama ben de öyleyim. | Open Subtitles | هـو فقط ليس سعيداً لإنهم سـيـبـيـعـون الغابة,وأنـا أيضاً. |
10 numara bu karardan memnun değil. | Open Subtitles | صاحب الرقم عشرة ليس سعيداً بهذا الشأن |
Bu konu hakkında pek mutlu olmadığı bir sır değil. | Open Subtitles | إنه ليس سراً , أنه ليس سعيداً بخصوص ذلك |
Nobu sizinleyken mutlu degil. | Open Subtitles | -نوبو) ليس سعيداً منك) |
O yüzden onu iyileştiren şeyin vampir kanı olması durumundan pek hoşnut değil. | Open Subtitles | فهو ليس سعيداً لإنقاذه بدماء مصّاص دماء! |