Ve ciddiyim, Todd kötü biri değil. | Open Subtitles | و انا جاد, إنه ليس شاباً سيئاً. |
Bernie Bernstein tipinde biri olacağını sanıyordum. Kız arkadaşı olmayan ve gay olmayan biri değil! | Open Subtitles | ليس شاباً عازب غير شاذ |
Dixon, örneğin Teddy kadar yargılayıcı biri değil. | Open Subtitles | إن (ديكسون) ليس مثل (تيدي) إنه . ليس شاباً يحكم على الأمور |
- Ama uyanacak değil mi? - Bakın, babanız genç değil ve önceden de sağlık sorunları varmış. | Open Subtitles | أنظر, إنه ليس شاباً, و هو يعاني من مشاكل صحية مسبقاً, |
Ve benim kalbim, geri kalan her organım gibi, artık genç değil. | Open Subtitles | وقلبي ، مثل اي عضو في ، ليس شاباً |
Kötü çocuk değil aslında. | Open Subtitles | هو ليس شاباً سيئا رغم ذلك |
Hiç iyi bir çocuk değil. | Open Subtitles | إنه ليس شاباً صالحاً. |
Oradaki kötü biri değil bence. | Open Subtitles | ذلك ليس شاباً سيئاً |
Çünkü o herhangi biri değil. Sondra'nın kocası o. | Open Subtitles | -لأنه ليس شاباً,أنه زوج (سوندرا) |
Keifer, lütfen, Salmoneus amcan eskisi kadar genç değil. | Open Subtitles | (كييفير) أرجوك عمك (سالمونيوس) ليس شاباً كفاية كما يفترض أن يكون |
- O kadar da genç değil. | Open Subtitles | -إنّه ليس شاباً بمُقبل عُمره . |
Andy basit bir taşralı genç değil. | Open Subtitles | فـ(آندي) ليس شاباً ريفياً, أليس كذلك؟ |
Ama Tim iyi bir çocuk değil. | Open Subtitles | لكن "تِــيم"ليس شاباً جيداً |