Biliyorum. Size ne diyeceğimi bilemiyorum. kişisel değil. | Open Subtitles | أعلم، لا أعرف ماذا أقول، الأمر ليس شخصياً. |
Bunu anlamak senin için zor, biliyorum, ama bu kişisel değil. | Open Subtitles | أنا أعلم أن هذا الأمر صعب عليك فهمه و لكن هذا ليس شخصياً |
Atıştırmalık şeyler içindi. Bu sefer... kişisel değil. | Open Subtitles | كان هذا لإحضار وجبات خفيفة، لكن الأمر هذه المرة ليس شخصياً |
Bayan Ferrars, gerçeği Ackroyd'a açıklamıştı ama Şahsen değil. | Open Subtitles | لقد وثقت السيدة "فيرارس" بـ "آكرويد" فعلاً و لكن ليس شخصياً .. |
Şahsen değil. | Open Subtitles | حسناً، ليس شخصياً. |
Bunun kişisel olmadığını sanıyordum. | Open Subtitles | ظننتك قلت بأنّ الأمر ليس شخصياً |
Bu kişisel bir şey değil. Sürekli aynı şeyi tekrar edemem. Hayatında bir defa riske gir! | Open Subtitles | هذا الأمر ليس شخصياً سام لا أقدر الاستمرار بهذا خاطري ولو مرة |
Yapma, bu kişisel bir mesele değil. | Open Subtitles | حباً بالله. الموضوع ليس شخصياً. |
Şahsen hayır. | Open Subtitles | ليس شخصياً , لا |
Anahtarlar içinde kişisel algılamayın Bayan Gammelgaard. Zaman değişti artık. | Open Subtitles | المفاتيح بالداخل الأمر ليس شخصياً يا سيدتي ولكن الظروف تتغير |
kişisel birşey değil, sanırım kornaya basmayı seviyor. | Open Subtitles | الأمر ليس شخصياً ولكنها دائماً مستعجلة |
Şimdi sana söylüyorum. Bu kişisel değil. | Open Subtitles | والآن أخبركِ بأنّ ذلك ليس شخصياً. |
Bu kişisel değil. Sadece siyaset. | Open Subtitles | الأمر ليس شخصياً الأمر سياسيٌ وحسب |
Bak bu kişisel değil | Open Subtitles | أعني ، انظري ، ذلك الأمر ليس شخصياً |
Bu olaylar, kişisel değil. | Open Subtitles | انا فقط اجد الامر برمّته, ليس شخصياً |
Bak bu kişisel değil. | Open Subtitles | أنظر هذا ليس شخصياً |
Tamam mı? Bu kişisel değil. | Open Subtitles | حسناً ، هذا ليس شخصياً |
Hayır, Şahsen değil. Oyunlarını izlemiştim. | Open Subtitles | لا، ليس شخصياً |
Şahsen değil. | Open Subtitles | ليس شخصياً |