Fiziksel birşeyler olmak zorunda değil. Sadece onun yanında olmak istiyorum. | Open Subtitles | ليس عليه أن يكون تواصل جسدي أريد أن أكون قريبة منه وحسب |
Ama var olmak zorunda değil. | TED | لكن ليس عليه أن يكون موجودًا. |
Mükemmel birisi olmak zorunda değil, yaşadıklarımızı anlayabilecek kadar yeterince hayatı altüst olmuş biri yeter. | Open Subtitles | ليس عليه أن يكون شخصاً مثالياً، بل شخص... شخص عانى الأمرّين ليتفهّم حقاً ما يمرّون به |
Bir iş adamına kazanan eli gösterin, her şeyini ortaya koyan bir kumarbaz olması gerekmiyor. | Open Subtitles | وسيلة الإنتصار ليس عليه أن يكون مقامراً حتى يتدخل في الأمر |
Mantıklı olması gerekmiyor. | Open Subtitles | ليس عليه أن يكون منطقياً. |
Callie, bağımlılığın illa ki madde veya alkol olmak zorunda değil. | Open Subtitles | حسنا، (كالي) إدمانك ليس عليه أن يكون في المخدرات أو الكحوليات |
Öyle olmak zorunda değil. | Open Subtitles | ليس عليه أن يكون كذلك |
olmak zorunda değil anne. | Open Subtitles | ليس عليه أن يكون كذلك أمي |
Bart, temizlik yapmanın sıkıcı olması gerekmiyor ki. | Open Subtitles | (بارت) التنظيف ليس عليه أن يكون ممل |