Portakal suyu, yulaf ezmesi, pastırmalı yumurta, bir tarafı kızaracak, ama Çok değil. | Open Subtitles | عصير برتقال وشوفان ولحم مقدد وبيض مقلي من جهه واحده ولكن ليس كثيراً |
Portakal suyu, yulaf ezmesi, pastırmalı yumurta, bir tarafı kızaracak, ama Çok değil. | Open Subtitles | عصير برتقال وشوفان ولحم مقدد وبيض مقلي من جهه واحده ولكن ليس كثيراً |
Saf alkol. Fazla değil ama iyi gelir. | Open Subtitles | هذا كحول صافى ليس كثيراً,ولكن ربما يساعدك |
Çok Fazla değil. 2500. Daha fazla bir şeyler yapmak isterdim. | Open Subtitles | هذا ليس كثيراً 2500 يا ريت لو إستطعت توفير الأكثر من أجلك |
Pek sayılmaz. Grubu izlemek için sabırsızlanıyorum ama yine de bu gece buraya gelmek için kendimi bayağı zorladım. | Open Subtitles | ليس كثيراً ، أعنى أننى أرغب فى رؤية الفرقة الموسيقية بشدة لكنى فى نفس الوقت لا أستمتع بالحفلة |
Söz konusu kokain olunca rakamlar biraz düşüyor, ama Çok değil. | Open Subtitles | الآن، تلك الأرقام تهبط قليلاً عندما نضيف الكوكايين لكن ليس كثيراً. |
Peki geçen gece ayak parmağımı hareket ettirmemi nasıl açıklayacaksın? Çok değil ama hareket etti. | Open Subtitles | اذاً كيف تفسر قيامي بتحريك إصبع قدمي الليلة الماضية, ليس كثيراً لكنها تحركت |
Ödeyebilirim. Çok değil ama, biraz.. | Open Subtitles | يمكنُني دفع المُقابل ، ليس كثيراً لكن ما يكفي |
- Saatler önceden ama Çok değil, artık fazla içmiyorum. | Open Subtitles | قبل ساعات لكن ليس كثيراً لم اعد افعل هذا |
Çok değil ama T-shirt ve spor ayakkabı üreten firmaları kızdırmaya yetecek bir miktar. | Open Subtitles | هذا ليس كثيراً ، ولكنه يكفي لإزعاج المؤسسات الذين كانوا هنا يصنعون الأقمصة والأحذية الرياضية |
Kısa vadede belki ama uzun vadede Çok değil. | Open Subtitles | في المدى القريب لكن على المدى البعيد ليس كثيراً |
Azıcık tereyağı, tamam mı? Fazla değil. Nedenini biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | قليل من الزبدة ,ليس كثيراً ,أتعرف لماذا؟ |
- Çok Fazla değil. - Henri böyle bir hücrede ne kadar kaldı? | Open Subtitles | ليس كثيراً - كم من الوقت حُبس هنرى فى مثل هذة الحجرة ؟ |
- Çok Fazla değil sanırım daha çok üzülüyorum. | Open Subtitles | . ليس كثيراً . ليس أكثر من الشعور بالحزن |
Fazla değil. Herhalde yukarıdakiler geç kaldılar. | Open Subtitles | ليس كثيراً لقد تأخروا بالأعلى على ما أظن |
Yani, Fazla değil diyorsun. | Open Subtitles | هذا يعني ليس كثيراً. حسناًً.. يمكنك المغادرة |
Fazla değil. Kanın sahibini bulacağımızdan şüpheliyim. | Open Subtitles | ليس كثيراً أشكّ أننا سنتمكّن من تحديد النازف |
- Hayır, Pek sayılmaz. Son birkaç gündür hiç acı hissetmiyorum. | Open Subtitles | لا ليس كثيراً لم أشعر بأي ألم خلال الأيام الماضيه |
Pek sayılmaz... ..biraz. | Open Subtitles | حسناً، ليس كثيراً أعني قليلاً |
Bu günlerde Pek sayılmaz. | Open Subtitles | ليس كثيراً بهذا الشأن |
Pek bir şey yok. Bankanın içinde duman vardı. Kapı kilitliydi. | Open Subtitles | ليس كثيراً كنت بجانب البنك و كان الباب مقفلاً و حاولت أن ألقي نظرة إلى الداخل |
Artık pek fazla konuşmuyoruz, büyüdüler ama en küçük olanıyla, evet konuşurum. | Open Subtitles | ليس كثيراً لأنهم كبروا بالعمر لكن مع صغيري, أجل يراودني هذا |