Senin için orospu çocuğu olabilir, ama benim için değil. | Open Subtitles | قد يكون سافلاً بالنسبة لك لكنه ليس كذلك بالنسبة لي |
Bu senin için kişisel bir mesele, benim için değil. | Open Subtitles | ،هذا أمر شخصي بالنّسبة لك وهو ليس كذلك بالنسبة لي |
Belki sizin için öyle ama benim için değil. | Open Subtitles | ربما يكون حلما بالنسبة لك لكنه ليس كذلك بالنسبة لي |
Ama benim için değil, çünkü o var. O benim için önemli. | Open Subtitles | لكنه ليس كذلك بالنسبة لي لأنه لدي ، وهو يهمني |
Şeytan olduğunu söyleseler de benim için değil. | Open Subtitles | يقولون أنّه الشيطان لكنه ليس كذلك بالنسبة لي |