Yardımsever bir eziğe ayrılacak vaktim yok benim. | Open Subtitles | ليس لدى وقت لأضيعه فى بعض الأعمال الأنسانية |
Zeka oyunları için vaktim yok. | Open Subtitles | ألم تحصل على مفكّرة القهوة؟ ليس لدى وقت لألعابك الذهنيّة |
Oyun oynayacak vaktim yok. O yüzden kısa keseceğim. | Open Subtitles | ليس لدى وقت لمماطلات لعينه لذلك سأجعل كل شئ يمضى ببساطه |
Bunun çılgınca olduğunu biliyorum. Bunu şimdi sana açıklayacak kadar zamanım yok. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر جنونى لكن ليس لدى وقت لكى أشرح لك الأن |
Önümdekiyle uğraşmak için herşeye ihtiyacım var. Bir teoriye hiç zamanım yok. | Open Subtitles | أريد كل شيء لأتعامل معها ليس لدى وقت للنظريات |
Soğanlı sandviç yapacak vaktim yok, o yüzden lütfen istemeyin, tamam mı? | Open Subtitles | ليس لدى وقت لاصنع لك كعكه بخبرتى لذا رجاء لا تبدأ بالتوسل للحصول على موافقتى |
Şimdi olmaz. Açıklayacak vaktim yok, ama bu gece çok kötü şeyler oluyor. | Open Subtitles | ليس الان ، ليس لدى وقت للتوضيح و لكن هناك بعض الاشياء السيئه تحدث |
Hareketini takdir etsem de suçlu vicdanını teselli edecek vaktim yok. | Open Subtitles | كنت سأقدر مبادرتك ليس لدى وقت لاستعراض سعورك بالذنب |
yo, yo, yo. Ben hatunları götürürüm Tom. Buna vaktim yok. | Open Subtitles | لا انا امارس الجنس مع الفتيات ليس لدى وقت لهذا |
Şimdi açıklayacak vaktim yok ama Fatima'nın sahte para olayını açığa çıkarmak üzereyim. | Open Subtitles | إسمع ليس لدى وقت للتحدث عنه ولكنى على وشك إكتشاف منظمه "فاطمه" للتزوير |
Bu harika ama şu an buna vaktim yok. | Open Subtitles | حسنا هذا رائع لكن ليس لدى وقت لهذا الان. |
Kaybedecek vaktim yok bu yüzden sorumu cevaplamanız için size tek bir şans tanıyorum. | Open Subtitles | ليس لدى وقت لأضاعته لذا سأمنحك فرصة واحدة لأجابة اسئلتى |
Kahvaltıya vaktim yok. Buraya dönmem lazım. | Open Subtitles | ليس لدى وقت لوجبه فطور, على العوده إلى هنا |
- Anlaşıldı. Sho, EVA için vaktim yok. Fırlatma giysisini giyeceğim. | Open Subtitles | شو, ليس لدى وقت للتقييم سوف استخدم بدلة الاطلاق |
- Bunun için zamanım yok. - Seçim kampanyasına bağış yapanlar. | Open Subtitles | ليس لدى وقت لهذا الهراء أنهم مؤيدون انتخاباتك |
Telefonda da söyledim, bu casusluk oyunları için zamanım yok. | Open Subtitles | كما أخبرتك على الهاتف , ليس لدى وقت لأضيعه |
Artık buna zamanım yok... Artık bu konuyu konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | ـ ليس لدى وقت لذلك ال ـ أنا لا أريد التحدث عن أحد |
Fazla zamanım yok bu yüzden acele edin. | Open Subtitles | ليس لدى وقت طويل لذا اسرعى و اجرى الى هناك |
Herkesin duygularına aldırış edecek zamanım yok. | Open Subtitles | أنا ليس لدى وقت لأهتم بمشاعر كلّ شخص |
Bak, bu çocuk oyunları için zamanım yok. | Open Subtitles | اسمع, ليس لدى وقت لأفعال المراهقين |
Zamanım kalmadı. | Open Subtitles | ليس لدى وقت ليس لدى وقت |