Şey, son söylediklerinden pek bir şey anlamadım ama diğer söylediklerine gelirsem Baba o kadar da Haksız sayılmaz. | Open Subtitles | حسناً، لست متأكّده جداً مما قاله في النهاية هناك بقدر ما أن الأمور الأخرى صحيحه، أبّي أنه ليس مخطئاً |
Aslında o da çok Haksız sayılmaz, biliyor musunuz? | Open Subtitles | بالواقع إن الرجل ليس مخطئاً فى اعتقاده بصورة كبيرة |
Haksız sayılmaz. Ne yazık ki bu artık garip gelmiyor. | Open Subtitles | إنَّه ليس مخطئاً بكل حزنٍ أقولها, هذا ليس بغريبٍ بعد الآن |
Duygusal olarak şu anda içinde bulunduğunuz duruma sagıma rağmen, efendim, Bay Weeks haksız değil. | Open Subtitles | مع فائق احترامنا لما تمر به عاطفياً سيدي, إن السيد ويكس ليس مخطئاً |
Kocam haksız değil. | Open Subtitles | زوجي ليس مخطئاً كما تعلم |
Ama yanılmıyor. | Open Subtitles | لكنه ليس مخطئاً |
Muhterem Pendrake pek de Haksız sayılmaz. | Open Subtitles | "أن القس"بيندريك ليس مخطئاً بالمرة، أليس كذلك؟ |
- Haksız sayılmaz. | Open Subtitles | هو ليس مخطئاً. |
Bu konuda haksız değil. | Open Subtitles | ليس مخطئاً بهذا الشأن |
Sevmeyebilirim ama haksız değil. | Open Subtitles | قد لا يعجبني لكنه... ليس مخطئاً. |
- Milan'dan kurtulma konusunda o kadar da haksız değil. | Open Subtitles | ليس مخطئاً بشأن الابتعاد عن (ميلان) |
Neal, Ajan haksız değil. - Haklı olduğumu söylesen olmaz, değil mi? | Open Subtitles | نيل) ، ذو البدلة ليس مخطئاً) |
- haksız değil. | Open Subtitles | -هو ليس مخطئاً . |
Onu sevmiyorum Ama yanılmıyor. | Open Subtitles | أنا لا أحبه ولكنه ليس مخطئاً |
Ama yanılmıyor, Angelita. | Open Subtitles | إنه ليس مخطئاً يا (آنجيلا) ولا أنت أيضاً |