"ليس هكذا" - ترجمة من عربي إلى تركي

• öyle değil
• böyle değil
• Böyle olmaz
• bu şekilde değil
• gibi değil
• Öyle olmaz
• bu değil
• o değil
• öyle değildir

Hayır öyle değil, sadece onda ne bulduğunu anlamıyorum o kadar.
ليس هكذا الأمر. أنا لا أعرف مالذي ترينه فيه.

Hayır, o şekilde yoğun değil. Hayır, öyle değil.
، لا ، ليس هذا النوع من الانفعالات لا ، ليس هكذا إطلاقاً

- böyle değil bu şekilde değil. - Evet böyle defol!
ليس هكذا، ليس هكذا اخرجى من هنا

Böyle olmaz aptal! Önce gelip şunlara sarın!
ليس هكذا ، أيها الأبله ، تعال و ارتد الملابس الواقية اولا

Angel'in hep yanımızda yaşamasını istedim ama bu şekilde değil.
لقد رغبت دائما أن تعيش معنا إنجل ولكن ليس هكذا

Bunun gibi değil. Bunlar özgürlüklerini isteyen barbarlar değiller.
ليس هكذا إنهم ليسو همجيّين يريدون حرّيتهم.

Bak şimdi. - Öyle olmaz o iş. - Emin misin?
انظر ليس هكذا اللعنة , ايها الرقيب

Çocuklar, çabanızı takdir ediyorum ama Noel'in anlamı bu değil.
يا شباب, أنظروا أقدر لكم جهدكم لكن ليس هكذا على الكريسماس أن يكون

Mesele o değil. Sadece daha önce hiç okulu asmamıştım.
الأمر ليس هكذا, ولكني لم أتغيب عن المدرسة من قبل

- Sen kendin mi kurbansın? - O anlamda değil... öyle değil...
انت نفسك كنت الضحية لا ليس هكذا ليس هكذا

klasik patron hayır , öyle değil senin gibi güzel kızları götürebilmek için bar işletiyordur muhtemelen.
هذا طبيعي. لا, الأمر ليس هكذا. ربما يكون هذا سبب إدراته للحانة

olasılıkları incelemeliyim bak bu sikik bir denklem değil bizi derhal buradan çıkaracaksın aksi takdirde seni vururum öyle değil.
اسمعى هذة ليست معادلة اتصلى باحد يخرجنا الان او انت التى ستقتلى ليس هكذا

Tanrım, öyle değil. Göstermeme izin ver.
يا إلهي، ليس هكذا دعيني أُريكِ

öyle değil, seni aptal Ver onu bize.
ليس هكذا , أيها الأحمق أعطنى اياها

- böyle değil. Uçakta ölüm-kalım'la ne demek istedin?
- ليس هكذا ماذا كنت تقصدين بأنها مسالة حياة أو موت ؟

Onu başka şekilde cezalandıracağız, böyle değil.
,سوف نعاقبه بطريقة آخرى ليس هكذا

Ama burada değil. Böyle olmaz. Delilik amına koyayım bu!
لكن ليس هنا، ليس هكذا هذا جنون بحق الجحيم

Ben de herkes gibi o şeyin gitmesini istiyorum ama Böyle olmaz.
انا اريد هذا ان يزال مثل اي واحد لكن ليس هكذا

Onun her an ölebileceğini biliyorduk ama bu şekilde değil.
عرفنا أنها ستموت في أي وقت و لكن ليس هكذا

Cinayet, katliam? Var ama bunu gibi değil.
هناك قتال و انتهاكات ألا يجب علينا المحاولة لايقاف هذا؟ بلى، علينا هذا، لكن ليس هكذا

Bu iş Öyle olmaz.
يا رجل ليس هكذا

Sorun bu değil anne. Ben gayet iyiyim.
الأمر ليس هكذا يا امى انا على ما يرام

Hayır, mesele o değil. Yani siktir, bu adamlar önemli birileri olabilir ama benim için hiç değerleri yok, tamam mı?
ليس هكذا, اعني اللعنة عليه هؤلاء الاشخاص قد يكونوا مهمين

O hiç öyle değildir!
إنه ليس هكذا على الإطلاق