"ليس هناك الكثير" - ترجمة من عربي إلى تركي

• pek bir şey yok
• fazla bir şey yok
• pek birşey yok
• fazla birşey yok
• çok fazla yok
• Çok değil sadece
• Anlatacak çok şey yok
• pek bir şey yokmuş

Görecek pek bir şey yok ama yapısal olarak sağlam.
ليس هناك الكثير لنرى, ولكن يبدو سليما من الناحية الهيكلية.

pek bir şey yok, tarayıcı geçmişi sıradan sosyal medya siteleri ile dolu.
ليس هناك الكثير هنا عدا بعض مواقع التواصل الإجتماعي التي تملأ تاريخ متصفِّحه

Uyanıp pervasız ve aptal gibi görünmeden söyleyebileceğim pek bir şey yok İngiliz.
ليس هناك الكثير أستطيع قوله دون أن أبدوا سخيف أو أحمق يا إنكليزية

Bahsedecek fazla bir şey yok. Adam çok nadir konuşurdu.
ليس هناك الكثير لنقوله, هذا الشخص كان نادراً ما يتحدث

Duruşma hakkında söyleyecek fazla bir şey yok. Umduğum gibi gitti.
ليس هناك الكثير مما يُقال عن المحاكمة مرت الأمور مثل ما توقعت لها

Yıldızları izleyerek düşüneyim demiştim ama bu gece bakacak pek bir şey yok.
خرجت للنظر في النجوم والتفكير، ولكن ليس هناك الكثير للنظر اليه هذه الليلة

pek bir şey yok ama at satışından sonra kasabaya gidebiliriz.
حسنا, ليس هناك الكثير لكن بعد بيع الاحصنة يمكننا ان نذهب الى المدينة

Adamı suçlamak için hala yeterince kanıtımız yok yani bu noktada yapabileceğimiz pek bir şey yok.
بأن نحن لانزال ليس لدينا مايكفي لأعتقال هذا الرجل لذلك ليس هناك الكثير يمكننا القيام به في هذه المرحلة

Aklında bulunsun, itirafta bulunmuş bir terörist için yapabileceğim pek bir şey yok.
أبقِ في بالك، ليس هناك الكثير أستطيع فعله لإرهابي معترف.

Ya pek bir şey yok ya da saklamakta epey iyi iş çıkarıyorlar.
همهمة نحن نسمع همهمة هناك إما ـ ـ ـ ليس هناك الكثير أو انهم يقومون بعمل جيد جدا للحفاظ على وجه بلا تعبيرات

Peki, kötü bir insan olduğunun delili olarak bu bölümde sürdürecek pek bir şey yok.
حسنا, بالنظر للأدلة على كونك مخلوقاً سيئاً ليس هناك الكثير للمضي قدما في هذا الفصل

Bayağı bir yıpranmış ve aşınmış. Bakılacak pek bir şey yok.
إنّها جدُّ تالفة، ليس هناك الكثير لأنظر إليه.

- pek bir şey yok. Dün gece ne yaptın?
ليس هناك الكثير من الأخبار كيف كانت ليلة البارحة؟

Ama içinde fazla bir şey yok birkaç parça eşya.
ولكن ليس هناك الكثير بها بعض الاشياء فقط

Bu konuda yapabileceğim fazla bir şey yok, ahbap.
حسنا، ليس هناك الكثير الذي يمكنني أَن أفعله حوله، يا صديقي

Yoksa yapabileceğimiz fazla bir şey yok.
ما عدا ذلك، ليس هناك الكثير مما نستطيع فعله

Bize daha fazla detay vermedikçe, yapabileceğim pek birşey yok.
حتى تعطينا تفاصيل أكثر ليس هناك الكثير مما يمكن عملة

Aslında anlatacak fazla birşey yok.
في الحقيقة، ليس هناك الكثير لاخبارك به

benimki herkesten daha zordu ama biz hava bükücüleriz ve bizden çok fazla yok bu yüzden birbirinize sıkı sıkıya bağlı olmalıyız.
و لكن نحن مسخرى هواء و ليس هناك الكثير منا لذا نحن عالقين مع بعضنا البعض

Doğru. Şey... aslında Anlatacak çok şey yok.
نعم، حسناً، ليس هناك الكثير لأُخبرك به حقاً.

Sonradan fark ettik ve pankreas kanserinde yapılacak pek bir şey yokmuş.
بحلول الوقت الذي لاحظنا فيه، حسنا.. مع سرطان البنكرياس، ليس هناك الكثير الذي يمكن فعله