Duncan'ın inanılmaz özellikleri vardır ama yuva kurmak onlardan biri değil. | Open Subtitles | دنكان لديه أشياء كثيرة مدهشة لكن الإستقرار ليس واحدة منها |
Mike caddeden karşıya geçerken elini tutmak bunlardan biri değil. | Open Subtitles | أمسك بيدي مايك .عند عبور الطريق و ليس واحدة. |
Söyledim işte. Bizden biri değil. | Open Subtitles | لقدْ أخبرتكِ مسبقاً إنّها ليس واحدة منّا |
Bak Biff, sakın unutma, cilayı bir değil, iki kat süreceksin. | Open Subtitles | الأن, بيف,أريد أن تتأكد من وضع طبقتين من الشمع, ليس واحدة. |
Su içmek için nehre gitti ve o yokken bir tabak dolusu lezzetli erik pudingi aldım ve içerisine bir değil tam iki büyük parça koyun pisliği koydum. | Open Subtitles | وبينما كان ذاهب الي النهر من اجل الماء اخذت الوعاء الملئ بفطيرة الخوخ اللذيذه ووضعت عليها ليس واحدة فقط |
O zaman beni karın yap, fahişelerinden biri değil. | Open Subtitles | إذن إجعلني زوجتك ليس واحدة من عاهراتك |
Uçmak özel yeteneklerinden biri değil. | Open Subtitles | الطيران ليس واحدة من مواهبك الخاصة |
Açıkça görülüyor ki bu onlardan biri değil. | TED | هذه بوضوح ليس واحدة منها. |
İşler nasıl yürürse. - Maria Elena hayatta bir değil... - Nasıl yürürse mi? | Open Subtitles | ماريا إيلينا تعتقد أن هناك عدة حقائق في الحياة ليس واحدة |
bir değil iki Asya'lı prenses ile evlendi. | Open Subtitles | فقد تزوج ليس واحدة بل إثنان من أميرات آسيا |
Siz oradayken, bir değil, üç tane armut yemek için, sıcak, tozlu bir ahırda hatta, pis bir güvercin kümesinin yanında duruyorsunuz. | Open Subtitles | وبينما انت تبحثين توقفت للأكل ليس واحدة ، بل ثلاث إجاصات في الحظيرة بجانب حظيرة الحمام القذرة |
Bir adama bir değil iki kez... jürili duruşma yaptı. | Open Subtitles | أكثر من إعطاء هذا الرجل ليس واحدة فقط |
Her askerime bir değil beş ateş yakmasını emretmiştim. | Open Subtitles | ، أمرت كل رجل لاشعال شعلة . . ليس واحدة |