Turbo almak için öylesine rezalet bir mahallede sürmek istemedi. | Open Subtitles | لا يود القيادة في هذا الحي السيء ليشتري بعض المعدّات |
Tabi, aklıma gelmeliydi. Ben de Özgürlük Çanı'nı almak için oraya götürdü sanmıştım. | Open Subtitles | كان يجب ان افكر فى هذا ، ظننته اخذك هناك ليشتري لك جرس الحرية |
Yirmi yıl önce baban da sigara almaya çıkarken öyle demişti. | Open Subtitles | هذا ما قاله والدك عندما ذهب ليشتري سجائر منذ 20 سنة |
Andre, annesine hediye almaya gelmişti. | Open Subtitles | جاء أندريه إلى المتجر ليشتري قستان لأمّه |
Bir arkadaşım çok döküntü ve külüstür arabalara biniyor fakat bir gün bu kıstıklarıyla 15 bin dolar biriktirip flüt alacak, çünkü onun için en önemli şey müzik. | TED | عندي صديق يقود سيارات قديمة ورثة جداً ولكنه سيقتصد ليوفر 15,000 دولار يوماً ما ليشتري آلة الناي لأن الموسيقى هي حقاً ما يهمه. |
Ama uyuşturucu alacak parası var, öyle mi? | Open Subtitles | لكن لديه المال ليشتري المخدرات صحيح؟ |
Venezuela petrolün 50 bin hissesini almasını söylerim. | Open Subtitles | ليشتري لي أسهم بمقدار 50 ألف دولار من النفط الفينزويلي |
Bu sabah genç Harry otobiyografim Sihirli Ben'i almak için Flourish ve Blotts'a gelmiş. | Open Subtitles | عندما دخل هاري الصغير إلي فلوريش وبلوتس هذا الصباح ليشتري كتاب سيرتى الذاتية، أنا السحري |
Adamlarım, 2 gece önce bir müşterinin bal almak için geldiğini söylediler. | Open Subtitles | أشخاصي يخبروني أن زبوناً أتى منذ ليلتين ليشتري بعضه |
Babam çocuklarının annesi ve çocuklarına çiçek almak için motosikletine bindi. | Open Subtitles | ,بعد أن سمع الأخبار ركب أبي درّاجته الرائعة جداً ليشتري لأمّ طفلته و أطفاله القادمين |
Ama daha da önemlisi babam yeni bir araba almak için söz vermişti. | Open Subtitles | لا كن الأهم ابي يجب أن يوفي بوعده ليشتري لي سيارة جديدة |
Carlton bana küpe almak için oraya gitti. | Open Subtitles | ذهب كارلتون مرة الى هناك ليشتري لي بعض من الأقراط |
Yeni tetikler almak için oradaymış. | Open Subtitles | هو كان هناك ليشتري المزيد من المسرع الاوتوماتيك |
İkinci olarak da aklı başında olan hiç kimse şu anda kek almaya gelmez. | Open Subtitles | وثانيًا، لا أحد بعقله الصّحيح سيتوقّف ليشتري الكعك الآن. |
Prezervatif almaya mı gitti? | Open Subtitles | أسيذهب ليشتري الواقي، أسيذهب ليشتري الواقي؟ |
Herhalde prezervatif almaya gitmiştir. | Open Subtitles | كان على الأغلب يريد أن يذهب ليشتري عدداً من الواقي |
Düğün hediyesi almaya gitmiş. Vazo. | Open Subtitles | كان قد ذهب ليشتري هدية زفاف تلكالمزهرية.. |
...ikimizi de döver. Çünkü, ayakkabı alacak parası bile yok. | Open Subtitles | لأنه لايملك المال ليشتري لك حذاء آخر |
# Baban sana alaycı kuş alacak # | Open Subtitles | البابا سوف يذهب ليشتري لك طائرا محاكيا |
Ayrıca gemi satın alacak parayı nereden buldu? | Open Subtitles | ومن أين حصل علي المال ليشتري سفينة؟ |
Hadi. Galiba abimin bize bira almasını sağlayabilirim. | Open Subtitles | هيا بنا، أعتقد أنه يمكنني أخذ أخّي ليشتري لنا بعض البيرة |
Sadece, birinin gelip sigara veya başka bir şey almasını bekleyip durmak ne berbat bir iş olmalı diye düşünmüşümdür hep. | Open Subtitles | لقد ظننت دوماً أن إنتظار شخص ما ليشتري منك سجائر أو حاجيات أخرى لهو عمل فظيع |
Bir keresinde, örneğin Malkinia istasyonunda yabancı bir Yahudi, bardan bir şey satın almak için trenden ayrıldı. | Open Subtitles | مرة عند محطة مالكينيا على سبيل المثال... غادر يهودي أجنبي القطار ليشتري شيء |