Bir gün, ormana, davul yapmak için bir kütük bulmaya gitti. | Open Subtitles | في يوم ما ذهب للغابة ليجلب خشبا ليصنع طبلة |
Kocam servet yapmak için beni bırakıp buraya geldiğinde, 9 yıldır evliydik. | Open Subtitles | لقد تزوجنا منذ تسع سنين عندما تركنى زوجى الاخير وجاء الى هنا ليصنع ثروه |
Bu küçük adam kulağına girdiğinde yumurta yapmak için kanından beslendi. | Open Subtitles | حالما تمكن هذا الصغير من التسلق الى اذنه,تغذى على دمه ليصنع البيض |
Sonra denize 380 km. yürüyüp, tuz yapacak. | Open Subtitles | ثم يسير مسافة 240 ميل الى البحر ليصنع الملح |
Marty'nin eski polis rozetinin ciğer salamından kopyasını yapacak birini buldum. | Open Subtitles | وجدت رجلاً بوسعه عمل نسخة طبق الأصل من شارة مارتي القديمة ليصنع منها كبدًا |
Birinin gelip kahve yapması için bile çok erken bir saat. | Open Subtitles | تعرفين أن الوقت مبكر جداً عندما لا نجد أحد هنا ليصنع القهوة. |
İsim yapmak için aldatmaca ve gözdağı kullanmak... | Open Subtitles | يستخدم الخداع والإكراه ليصنع اسمًا لنفسه. |
Bu şeyden bir saç telini bulup bize koruma sihri yapmak için kullandı. | Open Subtitles | أخذ شعرةً لكِ مِنْ هذا و استخدمها ليصنع تعويذة حماية |
Birinin bu sahte kimliği yapmak için bunca zahmete girip gizlice çantana sokması için bir neden düşünebiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكنك التفكير بسبب ليجابه شخص ما كل هذا العناء ليصنع هذه الهوية المزيفة وليضعها في محفظتكِ؟ |
Olay şu ki biri farklı bir çizimi o kağıttan yıkayıp sahtesini yapmak için kullanmış. | Open Subtitles | الأمر هو، أحدٌ ما غسل صورة مختلفة من ذلك الورق ثم استخدمه ليصنع خريطته المزيفة |
Onun yerine sahte Kont, sahte kitap yapmak için kütüphaneye gidiyor. | Open Subtitles | و بدلا من أن يذهب ليستمع لقرائتها الكونت المزيّف يذهب ليصنع الكتب المزيّفة |
Latexi sadece Hanna'nın maskesini yapmak için kullandığını düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا اظن أنه استخدم المطاط ليصنع قناعاً لهانا فحسب. |
Bence Wilden'ın maskesini yapmak için de kullandı. | Open Subtitles | أظن أنه استخدمه ليصنع قناعاً لويلدن أيضاً |
Yıldızların tam ortasında oksijen yapmak için, hidrojenleri birleştirip helyum, helyumları birleştirip karbon yapıyorsunuz, sizin mevcut olduğunuz herşey yıldızların ortasında mevcuttur. | TED | في وسط النجوم يتجمع الهيدروجين سوياً ليصنع الهيليوم ثم يتجمع الهيليوم سوياً ليصنع الكربون، ليصنع الأوكسجين، كل هذه الأشياء التي نتكون منها تُصنع بين النجوم. |
- Ayrıca yeni bir savaş atına bir kılıca, zırha ve bana sancak yapacak bir sanatçıya ihtiyacım var. | Open Subtitles | ايضا سأحتاج الى حصان من اجل القتال سيف ودرع وخطاط ليصنع لى شعار |
Acısını arttıracaksın ama değişiklik yapacak kadar da değil. | Open Subtitles | ستزيد من ألمه لكن لن يكون هذا كافياً ليصنع فرقاً |
Görünüşe göre başka biri kek yapacak. | Open Subtitles | يبدو انه دور شخص آخر ليصنع الكعك |
Kusursuz taklitlerini yapacak bir uzman aramaya başlamış. | Open Subtitles | يبحث عن خبير ليصنع له الكتب المُزورة |
Sadece çocuk yapacak kadar değil. | Open Subtitles | لكنّ هذا لا يكفي ليصنع قراري |
Chuck'un sıfırdan bir şeyler yapması için 24 saati var. | Open Subtitles | تشاك لديه 24 ساعة ليصنع شيء من البداية |
Miami'de, Atomico adındaki genç bir sanatçıyı canlı ve coşkulu "Oy verdim" çıkartma serisi yapması için görevlendirdik. | TED | في ميامي قمنا بتعيين فنان، فنان يافع يُدعى أتوميكو ليصنع بعض الصور الحية والنابضة بالحياة لسلسلة جديدة من ملصقات "أنا أدليتُ بصوتي" |