Sırf onu kontrol etmek için her gün, birkaç kere arardı. | Open Subtitles | لقد إتصل بها كل يوم ، عدة مرات فقط ليطمئن عليها |
Hiç değilse seni kontrol etmek için gelmedi mi? | Open Subtitles | ألم يأتى إليك على الأقل ليطمئن عليك ؟ |
Arada bir kontrol etmek için uğrar. | Open Subtitles | هو فقط يأتي ليطمئن علي من وقت لآخر |
Clay'in onu kontrol etmek için askeri jiplerin oraya geldiğini söyledi. | Open Subtitles | هل أخبره (مون) بشيء ما؟ قال أن (كلاي) عاد للسيارة ليطمئن عليه |
Neyse işte, Nixon arabadan inmiş, adamı kontrol etmek için yanına koşmuş eğilip ona "İyi olacaksın evlat. | Open Subtitles | بأيّ حال، ترجل (نيكسون) من السيارة ،وركض مسرعًا ليطمئن على الرجل |
Malcolm düşmanlarını kontrol etmek için uğramış. | Open Subtitles | جاء (مالكولم) ليطمئن على وطأة انتقامه. |