| İş bulamamanın ve yapacak bir şeyi kalmamasının neticesinde kendini büyük bir sıkıntının içerisinde buluyor ve buna daha fazla tahammül edemeyeceğine inanıyor. | Open Subtitles | بعد أن فشل فى إيجاد عمل لم يكن لديه شيئاً ليفعله وجد نفسه فى ضيق مروع وقرر ألا يحتمل أكثر من ذلك |
| Eminim yapacak pek çok işi vardır, ne de olsa popüler. | Open Subtitles | نعم انا اعني انه اكيد لديه الكثير ليفعله انه مشهور |
| Sen ya da ben olsam, o böyle mi yapardı? | Open Subtitles | هذا ما كان ليفعله إذا كنت أنا أو أنت مكانه |
| Bak, Chase'in konumunda ortalama bir doktor olsa ne yapardı, bilmek dahi istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أعرف ما تظن كان ليفعله طبيباً عقلانياً في مكانه |
| Dinlenmeden önce yapacağı bir tek şeyin daha kaldığını söyledi. | Open Subtitles | قال أن لديه شئ واحد أخر ليفعله قبل أن يرتاح |
| Bu benim barım.Ve bunun onunla hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | هذه حانتى , هو لا يملك أى شىء ليفعله بها |
| Bu adamın ne yapacağını nasıl bilebilirsin? | Open Subtitles | كيف يمكنك أن تعلم ما الذي كان ليفعله هذا الرجل؟ |
| Kendini güçlü hissetmeye başlıyor. yapması gerekenin bu olduğu fikrine kendini adıyor. | Open Subtitles | واستسلم لفكرة أنّ هذا بالضبط هو ما قدّر له ليفعله |
| Sizi temin ederim Tanrı'nın bu işle hiç alakası yoktu. | Open Subtitles | يمكنني ان اؤكد لك الرب ليس لديه شيء ليفعله معها |
| Herkesin yapacak birşeyleri var, o yüzden dinleyin. | Open Subtitles | كل شخص يحصل على عمل ليفعله .. لذا استمعوا |
| Herkesin yapacak birşeyleri var, o yüzden dinleyin. | Open Subtitles | كل شخص يحصل على عمل ليفعله .. لذا استمعوا |
| ve Hodges köpek kakası ile oynuyor ki herkesin yapacak birşeyi var. | Open Subtitles | و هوديجز يلعب بمؤخرة الكلب, و بالتالي كلٌ لديه شيء ليفعله |
| Böyle bir saldırıya uğrasa efendin ne yapardı? | Open Subtitles | وما الذي كان ليفعله سيدك الآن إن كنت أعتديت عليه هكذا؟ |
| Josh, bizim durumumuzda olan herkes aynı şeyi yapardı. | Open Subtitles | ما فعلناه, جوش, انه ما كان اى شخص, اى صديق فى موقفنا ليفعله |
| Francie de olsaydı yaptığımı yapardı değil mi? | Open Subtitles | أنا أفعل فقط ما فرانسي كان ليفعله, صحيح؟ |
| Sırlarını açığa çıkartabilir ve Barack Obama, başkanlık, Hillary ve adaylarla yapacağı ne kadar şeyin olduğunu görebiliriz. | TED | يمكننا سحب أسراره، يمكننا رؤية أن لديه الكثير ليفعله مع المشرحين، هيلاري، الرئاسة، باراك أوباما. |
| O durumda kim olsa yapacağı şeyi yapıyorsunuz. | TED | لذا فأنت تفعل ما لو كان أي شخص آخر ليفعله في هذا الموقف. |
| Ben her hangi bir askerin el bombası tehdidi altında olan kumandanını kurtarmak için yapacağı şeyi yaptım. | Open Subtitles | بل قمت بواجبي، ما كان ليفعله أي جندي حينما تهدد قنبلة قائده |
| Ama seninle bir ilgisi var değil mi ? | Open Subtitles | ان لديه شيء ليفعله معكِ يا حبي أليس كذلك ؟ |
| Yani, aslında bu meselenin benimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | أتعلم، إنّه ليس لديه بالفعل أي شيء ليفعله بي |
| Seven bir kocanın yapacağını yaptım. | Open Subtitles | فعلت ما كان ليفعله أي زوج محب. |
| Cole'un yapması gereken ciddi işleri var. Onu rahatsız etmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | كول لديه بعض العمل الجدي ليفعله وأنا لن أدعك أن تشوشيه |
| Oradan hemen çık ve Ernesto'yu rahat bırak Mateo. Onun bu işle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | أخرج من عندك يا "ماتيــو" ودَع "إرنسـتو" بهدوء ليس بيده شيئ ليفعله حيال ذلك |
| Ben bir sosyopatım. Benim için yapabileceği fazla bir şey yok. | Open Subtitles | أنا مضطرب لااجتماعيّ لا يوجد الكثير ليفعله لي |