Adam hayatından ve yüksek maaşlı işinden yardımsever biri olmak için vazgeçiyor | Open Subtitles | رجل يترك حياته وعمل ذو أجرٍ عالٍ ليُصبح قدّيساً مُجاوراً، |
Çok güzel bir his olmalı, oğlun seni örnek alıyor ve büyüyünce senin gibi olmak istiyor. Evet. | Open Subtitles | لابد أنه أفضل شعور بالعالم، أن يتطلّع إليك ابنك ويريد أن يكبر ليُصبح مثلك |
Ama gerçekten sporcu yeteneklerini usta bir hırsız olmak için kullandı mı? | Open Subtitles | لكن هل استخدم مهاراته كرياضيّ شديد ليُصبح لصاً بارعاً؟ |
Bir çocuğa tüfek sahibi olamayacağını söylersin ve o bir keskin nişancı olmak için yetişir. | Open Subtitles | أنت تخبر فتي أنه لا يُمكنه الحصول على بندقية و يكبر ليُصبح قناص |
Antropomorfizm: İllüzyon işte bu, teknoloji tarafından yaratılıp hayal gücümüzle işlenmiş bir illüzyon, uçan zeki bir robot olmak için; canlı gibi görünen bir makine. | TED | التجسيم: هذه هي الخدعة، خدعة أوجَدتها التكنولوجيا، وتَشكلت في خيالنا ليُصبح آليا ذكيًا يطير، آلةً تبدو وكأنها على قيد الحَياة. |
Ve harika bir jazzcı olmak için Ethan'ın daha fazla yaşaması gerekiyordu. | Open Subtitles | (و ليُصبح عازف جاز بارع، إحتاج (إبثان إلى تجربة حياة أكثر |
İnsan nasıl olur da bir Noel filmi seyredip sonra da Noel baba olmak için herşeyi bırakabilir? | Open Subtitles | لمَ يُشاهد رجلاً فيلماً لعيد ميلادٍ ومن ثمّ يترك حياته أجمع ليُصبح (سانتا)؟ |
Castro üye olmak istiyordu sen de yardım gecesinde, üyeliğe kabul edileceğini söyledin ama öncesinde kabul görmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | كان (كاسترو) سينضمّ، وليلة وقوع الحدث الخيري، أنت أخبرتُه أنّه سيُختبر ليُصبح عضواً، لكن كان يجب أن يكون مُرهقاً أوّلاً. |