Çin ordusuna karşı sayı üstünlüğü bir sorun değil. | Open Subtitles | العديد يُهاجِمون الجيش الصيّنى.. العدد ليّس مُشكله. |
Burada değil, efendim! Bir toplantı için dışarıya çıktı. | Open Subtitles | إنه ليّس هُنا سيديّ , فلدية إجتماع بالخارج |
Ve bu kahrolası iş değil.O aileden. | Open Subtitles | ثم إنّ هذا ليّس من شأنك. هي فرد من العائلة. |
Bu değil. Hepsini at gitsin! | Open Subtitles | ليّس هو , فهؤلاء جميعاً فى الخارج |
Demek, onun olduğunu kanıtlayabilmemizin yolu yok. | Open Subtitles | لذا ليّس هُناك أيّ طريقه نُثبِت بها إن قدّ كان هو |
Bu korumakla alakalı değil. | Open Subtitles | . هذا ليّس عن حمّايتهم , هذه سيّاسة |
O değil, benim. | Open Subtitles | ليّس هو صاحب العلة. |
Bu benim adım değil. | Open Subtitles | هذا ليّس اسّمي. |
Lee Dong-seok, bizim adamımız değil. | Open Subtitles | لي دونغ سوك, ليّس رجلنا |
Bu hiç iyi değil. | Open Subtitles | . هذا ليّس جيّداً |
Konsol, Michael burada bir sorguda değil. | Open Subtitles | ايّها القنصل , ( مايكل ) ليّس بمحاكمة ! هنا |
değil gibi o... | Open Subtitles | ليّس بالطريقة التي... |
Alex'e saldırdılar, bana değil. | Open Subtitles | . الهجوم كان على ( آليكس ) , ليّس عليّ ! |
O, öyle biri değil. | Open Subtitles | إنه ليّس كذلك |
Şimdi değil. | Open Subtitles | ليّس الآن |
Başın belada değil. | Open Subtitles | ليّس رأيك فقط |
Hayır, öyle değil. | Open Subtitles | لا, ليّس هكذا. |
Hayır, öyle değil. | Open Subtitles | لا, ليّس هكذا. |
Vergiler konusunda yapabileceğimiz fazla bir şey yok. | Open Subtitles | ليّس هُناك الكثير كيّ نقوم بهِ بشأن الضرائِب |
Otopsi raporunda fazla bir şey yok. İntiharmış. | Open Subtitles | ليّس كثيراً على تقرير تشريح الجثة فقدّ كان إنتحاراً |
Kısa yoldan düşünecek kafam yok. | Open Subtitles | ليّس لديّ القدرة لمتابعة هذا النوع من الأمور. |