| Bu sadece saçma bir dava değil. Vahşiliği durdurmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لَيسَت هذه مُجرَّد قضية طائِشَة أنا أُحاولُ أن أوقفَ الوَحشية |
| Bu doğru değil. Dorwell serisini başından beri beğendiğimi biliyorsun. | Open Subtitles | ببساطة لَيسَت حقيقيَ.تَعْرفُي جيداً أنا أحببتُ سلسلة دورويل من البداية. |
| Saat daha 10.00 bile değil ve iki insan bana kızdı bile. | Open Subtitles | انها لَيسَت حتى 10: 00 صباحاً ولدي حتى الان شخصان مستائان مني |
| İlk başta kahraman olmak istemiştik, fakat öldürmek kolay bir şey değil. | Open Subtitles | في باديء الأمر أردنَا ان نَكُونَ أبطالَ، لكن القتل لَيسَت بسهلَ. |
| O yağmurlu bahar akşamında olduğu kadar güçlü ve caydırıcı değildi. | Open Subtitles | لَيسَت مقنعَة وقويَة جداً كما كانَت في الليل الممطر و الربيع. |
| Felix bu gerçek Beyaz Saray değil, ve o da başkan değil. | Open Subtitles | فيليكس، هذا لَيسَت البيت الأبيضَ الحقيقيَ، وهذا لَيسَت الرئيسَ. |
| Büyük ihtimalle o küçük çocuğu öldüren de o değil. | Open Subtitles | ومن المحتمل لَيسَت بالقرشَ الذي قَتلَ الولدَ الصَغيرَ. |
| Sualtı tünellerimiz sadece eğlenceli değil, bilgilendiricidir de. | Open Subtitles | أنفاقنا تحت الماء لَيسَت فقط للمرحَ، لكنها غنية بالمعلومات المفيدة |
| Kötü bir adam değil, tüm kaçaklar gibi melankoliye eğilimli. | Open Subtitles | انة لَيسَت بشاب سيئ، مع ذلك مثل كُلّ الهاربون، عرضة للكآبةِ. |
| Çok geciktiniz. Bu bir görev. Kıyafet balosu değil. | Open Subtitles | هذه مهمّة، و لَيسَت حفلة للملابس التنكرية. |
| - Evet, aslında hayır, benim değil. - Gidelim. | Open Subtitles | نعم، حَسناً، لا، إنها لَيسَت سيارتَي دعينا نَذْهبُ |
| Yüzbaşı Harris, duymak istediğim bu değil. | Open Subtitles | هذا لَيسَت الذي أُريدُ ان اسَمْعة، نّقيب هاريس. |
| Palyaçoyu değil ama palyaçonun arkasında ne olduğunu gördü. | Open Subtitles | لَيسَت المهرّجَ. لَكنَّه رَأى الذي كَانَ وراء المهرّجَ. |
| Polis bütçesini suçlularla savaşa ayırıyoruz konuklarımıza değil. | Open Subtitles | حَسناً، نَصْرفُ ميزانية شرطتَنا على محاربة المجرمين . و لَيسَت على تَدليل الزوّارِ مِنْ خارج البلدةِ. |
| Geri dönmek için gücün olmalı, olmak zorunda! Yeterli değil! | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يكونَ لديك طاقه لَيسَت كافيَه |
| Hayatta naif olduğun ilk konu değil. | Open Subtitles | أنها لَيسَت المره الأولي في حياتك لقد كنت ساذجاً بعض الشئ |
| Aldatmaca değil. Reklam çalışması. | Open Subtitles | لَيسَت خدعة أنما عمل دعاية وإعلانِ مثير. |
| O aileden bile değil. Belki değil. | Open Subtitles | انه حتى لَيسَت عائلةً حقيقيةً نعم جيّد لَرُبَّمَا لَيسَ |
| Tatlım, Lily Los Angeles'da değil. | Open Subtitles | حَسناً ,حبيبتى. ليلى لَيسَت في لوس أنجلوس. |
| herkes Tanrı yerine beni süzüyorsa bu benim problemim değil.hem siyah beni zayıf gösteriyor. yeşil ise seni şişman. | Open Subtitles | اذا كان كُلّ شخص كَانَ يُحدّقُ بى بدلاً مِن الاله فهذه لَيسَت مشكلتَي. |