Burada benim en çok hoşuma giden de bu sosyal sorumluluk ekibi büyük bir kurumsal stratejinin parçası olarak kurulmadı. | TED | و أنا أجد الأمر آسراً أن فريق المسئولية الإجتماعية لم يتم تشكيله كجزء من إستراتيجية مؤسسية ضخمة. |
Hindistan, ekonomik büyüme için doğru kurumsal yapıya sahip. Çin ise hala politik reformlar yapmaya çalışıyor. | TED | وتحظى الهند بأوضاع مؤسسية مثلى لتحقيق نموها الإقتصادي, في حين أن الصين ما تزال تعاني من عدم القدرة على إحداث الإصلاح السياسي. |
Bu durumda, ben, bugün, Afrika'nın, dünyanın geri kalan kısmıyla daha yapıcı bir ilişki kuramamasının temel sebebinin zayıf bir kurumsal ve politik çerçeveye sahip olmasının olduğunu iddia etmek istiyorum. | TED | لذلك أريد أن أجادل اليوم أن المصادر الأساسية لأفريقيا عدم القدرة على الإنخراط في بقية العالم في أكثر العلاقات البناءة وذلك ﻷنها لديها مؤسسية فقيرة وكذلك إطارها السياسي. |
Orada kurumsal korumacılık vardı. | Open Subtitles | الذي كان يحدث كان حماية مؤسسية |
kurumsal bir liderlik istemiyorlar. | TED | فهم لا يريدوا قيادة مؤسسية. |