Çıktığımda işim hazır. Sadece geçici, ama iki saat için bir binlik. | Open Subtitles | لدي وظيفة مؤقته عندما أخرج لكن تدفع ضعف السعر من ساعتين عمل |
Her gece kendi vizyonlarındaki Fransa Cumhuriyeti'ni tartışmak için, küçük, geçici bir kasaba kurarlar. | TED | في كل ليله يبنون قريه صغيرة مؤقته لكي يعرضوا تصورهم للجمهوريه الفرنسيه |
Korkmanız gereken şey, geçici olan şeylerden korkmanız ve korkmanız gereken şeylerden korkmamanızdır. | TED | ينبغي أن لا يكون لديك خوف من ذلك، يجب أن تخاف لأنك تهتم بأشياء مؤقته. |
Tek kişilik hücreler geçici olarak genel içinde aşırı durumlarda kullanılır. | Open Subtitles | حجرات الحبس الانفرادى هى ببساطه اداه ذات طبيعه مؤقته بالنسبه للحالات الميئوس منها فى الاجمال الكلى للسكان |
Kral'ın bu geçici hüküm kaybında, elimdeki imkânların daha sağlam olmasını istiyorum. | Open Subtitles | . اريد ان احكم بيد قوية , بينما ملكنا يعاني . من خسارة مؤقته من الحكم |
Bu sabah, ve ona senin hayatımın aşkı olduğunu söyledim ve ne yaptığımı bilmediğimi geçici olarak delirmiş olabileceğimi. | Open Subtitles | هذا الصباح، أخبرتها بانك حب حياتي وأني لم أكن أعي ماذا كنت افعل وأن ذلك لابد وأنه حالة جنون مؤقته |
Bu, çamur yüz maskesi geçici bir rahatlama sağlıyor. | Open Subtitles | طبقة جلدية مؤقته يحصلون عليها بواسطة أقنعة الوجه هذه |
Burası terörist faaliyetleri nedeniyle geçici olarak kapatılcaktır. | Open Subtitles | للتناسب مع النشاط الإرهابى, هذا الموقع مغلق بصفة مؤقته. |
Bölümün geçici olarak yönetimini üstleniyorum. | Open Subtitles | انا اقود هذا القسم بصفه مؤقته أوامري سوف تفعل شيء |
Bu sabah, ve ona senin hayatımın aşkı olduğunu söyledim ve ne yaptığımı bilmediğimi geçici olarak delirmiş olabileceğimi. | Open Subtitles | هذا الصباح، أخبرتها بانك حب حياتي وأني لم أكن أعي ماذا كنت افعل وأن ذلك لابد وأنه حالة جنون مؤقته |
Sen onun evinde bir misafirsin Ve de geçici bir süreliğine. | Open Subtitles | وانتِ ضيفه في منزلها و من الافضل ان تكوني مؤقته |
Size yeni kimlikler ve geçici iş verilecek. Evi satmanıza gerek yok. | Open Subtitles | سنأمن لكم هويات جديدة, ووظائف مؤقته لن تحتاجو لشراء منزل |
Dostlarım, bu günahlar bu dünyanın gelip geçici zevkleri. | Open Subtitles | أصدقائي، هذه هي الذنوب لكنها سوف تكون مؤقته بهذا العالم. |
Hayal kırıklığına uğratmaktan nefret ederim, fakat geçici personelim. | Open Subtitles | لا أريد هدر الوقت في الحوار الغير مجدي في الحقيقة أن موظفة مؤقته |
Hafif sarsıntıda geçici hafıza kaybı alışılmış değildir o nedenle, onu gözetim altında tutacağız. | Open Subtitles | فقدان ذاكرة مؤقته و هو شىء طبيعى مع إرتجاج بسيط لذا ، سوف نبقيها تحت الملاحظة |
- geçici olarak görevden alınmasını isteyebilirsin. | Open Subtitles | .. يمكنك طلب المدير . أن يضعهُ في إجازة مؤقته |
Bir sürü geçici işte çalışmış. Makbuz koçanları var. | Open Subtitles | لديها العديد من التزامات الدفع لعدة وكالات مؤقته |
BM, küpleri geçici olarak güvenli olarak sınıflandırdı, ...o ne demekse artık, ...ayrıca Banksy ve Damien Hirst küplerin onlarla bir alakası bulunmadığını söyleyen açıklamalar yaptı. | Open Subtitles | الأمم المتّحدة صنفت المكعبات كآمنه مؤقته مهما كان معنى ذلك وبيكسي ودامين هيرست صرحوا |
Senin sadece geçici bir süre için geri dönmüş olmandan korkuyor. | Open Subtitles | أنها تخاف من أن تكون عودتك إلى الحياة مؤقته |
Dick, diyalizin etkilerinin geçici olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | ريتشارد, تعرف أن المؤثرات من غسيل الكلى مؤقته |
Yani bence bu boya olayı geçiciymiş diyebiliriz. | Open Subtitles | لذا أعتقد أنه يمكننا أن نفترض أن عمليه الطلاء كانت مؤقته |