Gördünüz mü, Kuantum kafede çalışanlar kesin emirlere alışkın insanlar gibi görünmüyorlar, çünkü burada her şey şansa bağlıdır. | Open Subtitles | أنت ترى,هم غير معتادين على ناس يضعون طلبات مؤكدة هنا فى مقهى الكم لأنه هنا كل شىء محكوم بالصدفة |
Finansal sistemin neden çöktüğüne dair kesin bir neden gösterecek bir kurallar seti tasarlamanız bir daha mümkün olmayacak. | TED | لا يمكن تصميم حزمة من القوانين لكي تمنع بصورة مؤكدة الاسباب العملية للانهيار المالي من ان تحدث مجدداً |
doğrulanmamış raporlar, mürettebatın bir kısmının kurtarıldığını gösteriyordu. | Open Subtitles | أشارت تقارير غير مؤكدة إلى أنه تم إنقاذ بعض أفراد الطاقم |
Ben maneviyatçı biriyim Bayan Tuohy ama belli başlı tereddütlerim var. | Open Subtitles | انا شخص روحاني يا سيدة تويي و لدي لنقل شكوك مؤكدة |
Teyit edilmeyen haberlere göre uçağın bir iş merkezine çakılıp patladığı düşen enkazların bir sinemada yangın çıkardığı ve aşağıdaki caddede birçok insanın öldüğü rapor ediliyor. | Open Subtitles | وتقول تقارير غير مؤكدة ، أن الطائرة سقطت على مبنى مكاتب وإنفجرت والحطام المتساقط أضرم النار فى سينما |
Bir bilgisayar simülasyonuna bakıyorsanız bundan emin olmanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة مؤكدة النجاح لمعرفة إذا كنتم تنظرون إلى محاكاة حاسوبية |
Böyle belirsiz bir dava için gecemi gündüzümü harcamak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد العمل في نوبات ليل نهار من أجل قضية غير مؤكدة |
Onaylanmış bilgi ne hakkında Ajan Marin? | Open Subtitles | معلومة مؤكدة بخصوص ماذا أيتها العميلة مارين؟ |
Ancak çalışmanın tasarımı kesin nedensel sonuçlara izin vermiyordu. | TED | لكن تصميم الدراسة لم يسمح بنتائج نهائية مؤكدة. |
kesin bir bilgim yok. Araştırayım. | Open Subtitles | ليس لدى معلومات مؤكدة دعنى ابحث لك الامر |
Sen tuvalette oturuyorsun ve tuvaletini yapmıyorsun diye ben de yanda oturup, seni dinliyorum diye bu kadar kesin bir şeyi kaçırdığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنني فوّت علاقة مؤكدة لأنني كنت جالساً على مرحاض منصتاً إليك وأنت لا تتبرز |
Kyoto'nun Guren Mk.II'yi Zero'ya verdiği bilgisi kesin değil. | Open Subtitles | المعلومات التي أعطتها كايتو لزيرو ليست مؤكدة |
Kyoto'nun Guren Mk.II'yi Zero'ya verdiği bilgisi kesin değil. | Open Subtitles | المعلومات التي أعطتها كايتو لزيرو ليست مؤكدة |
Bunun farkındayım. Eğer henüz doğrulanmamış bir askeri güce dayalı olarak fazladan bir oya daha sahip olmalarına izin verirsek, konsey Gerak'ın kontrolüne geçecek. | Open Subtitles | إذا سمحنا لهم بصوت واحد بناءً على قوة عسكرية غير مؤكدة.. |
Hem DNA'yı kalıtım yoluyla alış biçimimiz, hem de test için mümkün olan bilgiler belli başlı olayları %100 doğrulukla anlatmayı zorlaştırıyor. | TED | الطريقة التي نرث بها الحمض النووي والمعلومات المتاحة للفحص تجعلان الأمر صعبًا لقول أمور مؤكدة مئة بالمئة. |
Şifreniz irtibat sırasında sözlü olarak Teyit edilecektir. | Open Subtitles | كلمة مرورك ستكون مؤكدة شفهيًا على نقطة إتّصالك. |
İşe yarayacağından nasıl emin olabiliyorsunuz? | Open Subtitles | ما الذي يجعلك مؤكدة أن هذه المرة ستنجحوا ؟ |
Churchill'in kazanmasının beklenmesine rağmen kesin sonuç belirsiz" | Open Subtitles | النتيجة غير مؤكدة بأي حال هذه أخبار سيئة ,لا أرغب بسماعها |
Onaylanmış bir sabit nokta. Doktor, her zaman orada ölmeli. | Open Subtitles | إنها نقطة ثابتة مؤكدة يجب على الدكتور أن يموت دائما حينها |
Bunlar, sağlam istihbarata dayanan gerçek sonuçlar. | Open Subtitles | ما نمدكم به هو حقائق واستنتاجات معتمدة على معلومات استخباراتية مؤكدة |
Bunu bütün bir alan olarak ele alırsak güvenilir bir cevap verebilmekten çok uzağız. | TED | وأعتقد أنه من واقع تجربتي، ما نزال بعيدين جداً عن إعطاء إجابة مؤكدة على هذا السؤال. |
Analiz edilince daha iyi anlarız ama artık onaylandı sayılır. | Open Subtitles | سوف نفهم مرة أخرى لقد تم تحليل هذه، لكن أنها الأن مؤكدة |
İlkokuldaysanız ve hala duvara resim yapıyorsanız, kesinlikle anneniz size kızacaktır. | TED | كيف تصبح ممتعة؟ إذا كنت في المدرسة الإبتدائية و لازلت ترسم على الجدران، ستكون في ورطة مؤكدة مع أمك. |
Haberleşmelerini takip ediyorduk ve şu anda seni ve aileni öldürmek üzere yola çıkmış tetikçileri olduğuna dair istihbarat aldık. | Open Subtitles | نحن نتنصت على اتصالاته الهاتفية وحصلنا على معلومات مؤكدة تشير إلى أنه طلب من بعض المجرمين عبور الحدود لقتلك وعائلتك |
O güzel bayanın gerekçesi de kesindi. Her tatilde kayınvalidesi ile birlikte... | Open Subtitles | وحجة غياب الأجوما الجميلة أيضًا مؤكدة ..كلّ عطلة مع والدة زوجها |
Politik olarak büyümeye bağımlıyız çünkü politikacılar vergileri artırmadan vergi gelirini artırmak istiyor ve büyüyen GSYİH bunun için garanti yol olarak görülüyor. | TED | نحن سياسيًا مدمنون على النمو؛ لأن السياسيين يريدون رفع عائدات الضرائب بدون رفع الضرائب والناتج المحلي المتنامي يبدو وكأنه وسيلة مؤكدة للقيام بذلك |
Hep derim bu hayatta üç şey kesindir. | Open Subtitles | ،كما أقول دائماً :ثلاثة أشياء مؤكدة في الحياة |