Herhalde Başkan Lincoln'dan Birkaç yüzyıl önce. | Open Subtitles | من المحتمل قبل، مائة سنة قبل الرئيس لينكولن |
Evet, ama maalesef bir yüzyıl ihmal edildi... ve bu bunaltıcı çirkin görünüşlü bir mezar taşına dönüştü. | Open Subtitles | أجل، ولكن للأسف مائة سنة من التجاهل، قد حوّلت هذا الشاهد إلى منظر كئيب. |
yüz yıl önce gömülen, bir zaman kapsülünün içinde bulmuştum. | Open Subtitles | وجدته في كبسولة زمن دفنت قبل أكثر من مائة سنة |
En son ne zaman kupa aldınız, yüz yıl önce mi? | Open Subtitles | متى كانت آخر مرة فزتم فيها بواحدة قبل مائة سنة ؟ |
yüz sene alacak olsa yazık olurdu ama hayatım boyunca da olsa ne kadar gidebileceğimi görüyorum | Open Subtitles | إذا كان يأخذ من مائة سنة أنه سيكون من المؤسف ولكن انا ذاهب لرؤية مدى أنا يمكن أن تذهب، حتى حياتي |
Büyücüler, onlar, ve her yüz yılda bir katledişlerinin yıldönümünde, gelmeye karar vermişler, adada kalan herkesi yok etmek için. | Open Subtitles | الساحرات هُـن... أقسمـن على العَودة في ذكري قتلِهم. مرة كل مائة سنة, |
Ben uyum sağlıyorum, sizde, ve yüz yıldan fazla bir süre sonra, ön işleme olmadan bedenim dünyaya geri dönebilir. | TED | أنا أنسجم معه، و أنت كذلك، وبعد مائة سنة على أقصى تقدير ، يمكن لجسدي العودة إلى الأرض بدون أيّ تحضير مسبق. |
Astronomlar bu tarz küçük asteroidlerin yüzyılda bir geldiğini tahmin ediyorlar. | TED | ويتوقع الفلكيين جرما سماويا مثل ذلك المذنب كل مائة سنة. |
Eğer onları fethetmezsen, Bir yüzyıl trajedi... olur. | Open Subtitles | إذا لم تتغلب عليها لو عشت مائة سنة ستكون حياتك مأساة |
Eğer onları fethetmezsen, bir yüzyıl trajedi olur. | Open Subtitles | إذا لم تتغلب عليها لو عشت مائة سنة ستكون حياتك مأساة |
Aslında bu kulübü yüzyıl kadar önce o kurmuştu. | Open Subtitles | في الحقيقة، بَدأَ هذا النادي قبل أكثر من مائة سنة مضت |
Hadi artık konuşmaya başlayın. yüzyıl vaktimiz yok. | Open Subtitles | إبدأ في الحديث ليس لدينا مائة سنة |
Sanırım bu yüzyıl öncesinden kalma jinekolojik bir araç. | Open Subtitles | أعتقد هذا a gynecological أداة مِنْ قَبْلَ مائة سنة. |
Bildiğiniz gibi, dünya Kelvinistler ve anti-Kelvinistler olarak ayrılır. (Kahkahalar) ta ki yüzyıl ya da daha sonrasına kadar, birisi daha iyi bir yapı buldu. | TED | وإنقسم العالم كالعادة مع و ضد كلفن (ضحك) وبعد مرور مائة سنة تقريبا بعد ذلك وجد أحدهم هيكلا افضل |
Ama sadece yüz yıl sonra; bugün, her üç kişiden biri kremasyonu seçiyor. | TED | وعلى الرغم من ذلك، بعد مائة سنة فقط، أحرق ثلاثة أرباعنا. |
İlk kablosuz güç vizyonu Nikola Tesla tarafından, bundan yaklaşık yüz yıl kadar önce düşünüldü. | TED | نسخة سابقة من الطاقة اللاسلكية حقيقتاً فكر بها نيكول تيسلا ببساطة قبل حوالي مائة سنة |
Bundan yüz yıl önce mayo giymek çok komik olurdu. | Open Subtitles | بدلات السباحة بدا مضحك جدا قبل مائة سنة. |
Ama yüz yıl, sadık bir kalp için bir gün gibidir. | Open Subtitles | لكن مائة سنة تمر على قلب مخلص ليست كيوم واحد |
yüz yıl önce insan başkalarına bağımlı olmak zorundaydı. | Open Subtitles | ، منذ مائة سنة كان يجب عليك أن تعتمد على الآخرين |
"Gerçek" Yaşam Körisi olup olmadığını söylemek için yüz yıl küçüksün! Eğitimine en baştan tekrar başlayacaksın. | Open Subtitles | عمرك صغير على قول ذلك الكلام تحتاج الى مائة سنة لكي تصنع كاري الحياة الحقيقي |
Santraller, kendi kendilerine yüz sene yetebilecek şekilde dizaynlanmıştılar. | Open Subtitles | تم بناء المصانع لتكون في حالة إكتفاء ذاتي لمدة مائة سنة |
Ve ondan sonraki yüz yılda. | Open Subtitles | و مائة سنة بعد ذلك |
Elinizde tuttuğunuz o füzeleri o lanet şeyleri, Dünya ve Mars yüz yıldan fazladır birbirlerine doğrultuyor. | Open Subtitles | و تلك الصواريخ التي بحوزتكم الأرض والمريخ وجهو تلك الأشياء اللعينه ضد بعضهم البعض لأكثر من مائة سنة |