Ve katlamayı bilgisayarda yaptığımız için, herhangi bir fiziksel kısıtlamadan da muafız. | TED | ولأننا نقوم بالطي على الحاسوب، نحن متحررون تماما من أي قيود مادية. |
Eğer biraz üstünde düşünürseniz, hepsi gayet mantıklı geliyor. Yani özelleştirilmiş fiziksel objelerin kullanımının insanlara bir arayüzü kullanmayı kolaylaştırması. | TED | وحين تتفكر في ذلك، يبدو ذلك منطقيًا جدًا، أن استعمال أدوات مادية متخصصة تتيح للزوار استعمال الواجهة البيئية بشكل أسهل. |
Skor, yaptığınız katkının somut bir hâl almış bu ışık bazlı modellerin ardındaki itici güç. | TED | وتلك النتيجة هي القوة الدافعة وراء هذه المنحوتات الضوئية التي تمثّل تجسيدات مادية لإسهامك. |
Ve dönen tekerleklerin yüksek doğrulukla tahmin edilmesine imkân verdi böylece büyük finansal kazanç sağlamış oldular. | TED | وأتاحت لهم، بدقة عالية، أن يخمنوا عدد دورات العجلة، لتسمح لهم بتحقيق أرباح مادية عالية. |
Hayır, mali açıdan karlı bir yatırım olmadığını şimdiden söyleyebilirim. | Open Subtitles | لا ، من وجهة نظر مادية ، هذا لايبدو استثمار جيد |
Pekala, eğer beni bu yönde düşünmeye zorlayacak olsaydın... diyebilirdim ki, senin ekonomik durumun oldukça iyi olduğu... ve bense daha işin başında olduğum için, onu bana vermek isteyebilirdin. | Open Subtitles | حسناً إذا اجبرتني لأفكر بهذا أنا ربما أقول هذا إذا أنت بحالة مادية جيدة وأنا تواً بدأت يمكن أنك ستقدمني له |
Burada ekranda görebilirsiniz, o çöp adam fiziksel olarak canlandırıldı. | TED | لهذه العصا حوافز مادية. تستطيع أن تلاحظ ذلك على الشاشة. |
Dahası, herhangi fiziksel süreç, sadece fizik kuralları tarafından kısıtlanır ve bu tür bir bilgi tarafından kontrol edilebilir. | TED | وأكثر من ذلك، فإن أي عملية مادية يمكن أن تخضع لنوع من المعرفة، فإنها تُحكَم فقط بموجب قوانين الفيزياء. |
Ayrıca Ulusal Güvenliğin tüm mevzuatına uyuyorlar ve her türlü fiziksel olanağa sahipler. | Open Subtitles | و يتبعان كل توجيهات مديرية الإسكان والممتلكات و كليهما يستخدمان موارد مادية مطورة |
Bu bizim A noktasından B noktasına gitmemizi veye birşeyler göndermemize izin veren fiziksel bir ağ. | TED | فهي بنية تحتية مادية تمكننا من الذهاب من النقطة أ إلى النقطة ب وتمكننا من تحريك الأشياء بنفس الطريقة. |
Leilei'nin, fiziksel alemden ya da diğer alemlerde acı çekenlere yardım etmenin iyi vakit geçirmek olduğunu, bunu zevk alarak yaptığını söylemesini seviyorum. | TED | أحب قول ليلي ان مساعدة من يشعرون بالسوء بطريقة مادية أو بأي طريقة أخرى هو قضاء وقت جيد, عملها عن طريق قضاء وقت جيد. |
Burada üç tane mükemmel şekilde hayal edilebilen fiziksel nesnemiz var, hepimizin üç boyutlu bir dünyadaki yaşam ile ilişkilendirebileceğimiz bir şey. | TED | لدينا هنا ثلاثة أشياء مادية يمكن تخيلها ويمكننا جميعا ربطها بالعالم ثلاثي الأبعاد |
Onun yaptığı şey elbette ölümlü somut ruhun yerini almaktı. | Open Subtitles | وما تفعله الداروينية، بالطبع هو أنها تستبدلها بفكرة روح مادية غير خالدة. |
Bazı somut kanıtlar olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أ فهم بأن هنالك ادلة مادية متعلقة بالقضية قد فقدت؟ |
- Ve bu davada, ...Yargıç Ludwig'in rüşvet kabul ettiğine dair hiçbir somut kanıt bulamadınız, öyle değil mi? | Open Subtitles | لم تكن لديكِ أية أدلة مادية أن القاضي لودويغ قد قبل بالفعل رشوة، أهذا صحيح؟ |
dedim. Bunu topluluğa karşı dile getirirsem finansal bir kayıp yaşayacağımı biliyordum | TED | وعلمت أنني لو تحدثت عن ذلك علنا، سأواجه خسارات مادية. |
Ama eninde sonunda yapmayı istediğimiz bir şey olduğunu düşünürsek eğer şuanda kendimizi bir finansal yatırıma bağlamak doğru olmayacaktır. | Open Subtitles | و أرى أن ذلك أمر نريد أن نقوم به آخراً لذا لست متأكد اذا كننا نريد أن نربط أنفسنا بإلتزامات مادية |
mali seçenekleri tartışacağız. Bir sürü çiftliğin para sorunu var. | Open Subtitles | للحديث حول بعض الأمور المالية، العديد من المزارع لديها مشاكل مادية |
Ama NTL'i iyi bir ekonomik durumda bırakmadı. | Open Subtitles | لكنه لم يترك "ل.ش.ن" في حالة مادية جيدة. |
Örneğin parasal sorunları var mıydı? | Open Subtitles | هل بدا أن لديه مشاكل مادية بسبب البوليصة؟ |
- Görüntüler. | Open Subtitles | مادية |
Ama elimde hiçbir şey yokken sanat vardı, bana sağladığı sığınak karşılığında benden maddi zenginlik talep etmeyen bir şey. | TED | ولكن بينما لم أكن أملك شيئاً آخر، كان لدي الفنّ، شيء لا يطالبني بثروة مادية مقابل إيوائي. |