Londra'nın yarısının kapıları ona kapanacak, bu yüzden Elinden geleni yap. | Open Subtitles | نصف البيوت في لندن ستكون مغلقة إليه , لذا أفعل مايمكنك |
Elinden sadece yanında olmak gelir. | Open Subtitles | أتعلمين ، كل مايمكنك فعله أن تكونى متواجدة لأجلها دائما. |
Elinden geldiğin kadar hızlı geldiğine eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنك وصلت إلى هنا بأسرع مايمكنك |
İyi ama yağ olmadan da tadını aldığın tek şey domuzun dübürü. | Open Subtitles | حسنا, نعم لكن بدون الشحم... كل مايمكنك تذوقه هو فتحة شرج الخنزير |
Yapabileceğin tek şey polisin soruşturmayı tamamlamasını beklemek. | Open Subtitles | كل مايمكنك فعله هو ترك الشرطة يتابعون تحقيقهم |
Ve ertesi gün bahsettiğin tek şey Göl Dünyası'nda ne kadar harika vakit geçirdiğindi. | Open Subtitles | وفي صباح اليوم التالي كل مايمكنك التحدث عنه كان الوقت العظيم الذي قضيته في بحيرة العالم |
Elinden geldiğince hızlı bir şekilde girdabın içine fırlat, yeşil adam. | Open Subtitles | بقوة بقدر مايمكنك رميه , مباشرة في الدوامة , أيها الرجل الأخضر |
Hayatı, Elinden geldiğince iyi bir şekilde yaşayarak. | Open Subtitles | آه حسنا، تعيشين بأفضل مايمكنك في الحياة |
Lois, sanırım sen Elinden geleni yaptın. | Open Subtitles | لويس , أعتقد بأنك فعلت ِ كل مايمكنك |
Önemli değil Blake. Elinden geleni yap. | Open Subtitles | لاعليك يابليك ، ابذلي افضل مايمكنك بذله |
Elinden geleni yap. | Open Subtitles | افعلي كل مايمكنك فعله. |
Elinden gelenin en iyisini yaptın. | Open Subtitles | فعلتِ أقصي مايمكنك |
ya da Elinden gelenin en iyisi bu mu? | Open Subtitles | أو أن هذا أفضل مايمكنك فعله؟ |
Yapabileceğiniz tek şey bu gibi günlerin geçmesini beklemektir. | Open Subtitles | كل مايمكنك عمله انتظار أيام كتلك لتنتهي، |
Bir anda çıkar kelimeleri ağzından yapabileceğin tek şey bu. | Open Subtitles | فقط ألقي الكلمات وهذا كل مايمكنك عمله |
Ve senin yapabileceğin tek şey bana Jamal'ı mı övmek? | Open Subtitles | وكل مايمكنك فعله هو التحدث عن جمال ؟ |
Yapabileceğin tek şey onları yakmak. | Open Subtitles | كل مايمكنك هو أن تحرقهم |
Söylediğin tek şey bu mu? | Open Subtitles | هل هذا مايمكنك قوله |
Dinle, yapman gereken tek şey... eşyalarınız toplayıp Yvonne'ı buradan olabildiğince uzağa götürmek. | Open Subtitles | اسمع، الشيء الوحيد الذي تحتاج لفعله هو حزم حقائبك و تذهب مع (إيفون) بعيدا من هذا المكان بقدر مايمكنك |