Anladığım kadarıyla Toth, avcıyı iki farklı bedene bölmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | كل ما أستطيع قوله . أنه كان يحاول فصل المبيدة إلي كيانين مختلفين |
Anladığım kadarıyla göğsünden bir kez vurulmuş. Yanmamış barutun dumanı bu şekilde olmaz. | Open Subtitles | بحسب ما أستطيع قوله لقد تعرض لطلقة نارية واحدة في الصدر |
Anladığım kadarı ile o Meksikalı beyefendiler bu paketin içindekileri istiyorlar. | Open Subtitles | حسنـًا، بقدر ما أستطيع قوله أنّ هؤلاء السادة المكسيكيين يريدون ما يوجد في ذلك الطرد |
söyleyebileceğim tek şey hepimizin en kötü senaryoya hazır olması gerektiği. | TED | ما أستطيع قوله هو أنه يتعين علينا الاستعداد لسيناريو أسوأ الحالات. |
Bu konuda tek söyleyebileceğim şu: Neden bununla mücadele ediyoruz? | TED | وكل ما أستطيع قوله عن هذا : لماذا نحاربه ؟ |
Ve söyleyebileceğim tek şey durdurmak için her şeyi yapardım. | Open Subtitles | وكل ما أستطيع قوله أنني سأفعل أي شي لايقاف الأمر |
diyebileceğim kadarıyla, Güney Utah'da. | Open Subtitles | , حسنا , كل ما أستطيع قوله أنها فى جنوب يوتاها |
Size diyebileceğim tek şey, hastanede bir salgının çıktığı ve bunu kontrol altına almak için gereken her türlü adımı attığımızdır. | Open Subtitles | كل ما أستطيع قوله هو إنّ هنالك حالة تفشّي بالمستشفى ولقد اتّخذنا كل الضروريات والمسؤوليات لإحتواء هذا المرض |
Yetenekli olduğunu biliyordum... ama Anladığım kadarıyla,... herşeyi kopyalamaya başarmış. | Open Subtitles | لقد علمت بأنها موهوبة , لكن ما أستطيع قوله , بأنها تلتقط كل حركة . |
Anladığım kadarıyla Ping diye bir adamla beraber Çin Seddi'nde tandem bisikleti turundalar. | Open Subtitles | , ما أستطيع قوله انها في جولة بالدراجة جنباً بجانب سور الصين العظيم مع شخص يُدعى ( بينق ) |
söyleyebileceğim şey ise; ulusal güvenliğimize karşı oluşan bu tehdit onunla birlikte öldü. | Open Subtitles | ما أستطيع قوله لك، أن ذالك التهديد علي أمننا القومي قد مات معه |
Tek söyleyebileceğim, umarım çok sağlam bir hoş geldin partisi hazırlamışsındır. | Open Subtitles | كل ما أستطيع قوله من الأفضل أن تخطط لحفلة أستقبال كبيرة |
Tek söyleyebileceğim bunu çok iyi biliyor olduğum. | TED | وكل ما أستطيع قوله هو أنني أعلم وأقدر ذلك جيدًا. |
Tek söyleyebileceğim şu, herhalde bu kokuşmuş jüriler... başka bir maçı izledi. | Open Subtitles | .... كل ما أستطيع قوله أن هؤلاء الحكام كانوا يشاهدون مباراة أخرى |
Kim olduğunu söyleyemem. Tek söyleyebileceğim, çok güzel olduğu. | Open Subtitles | لا أستطيع أخبارك من كل ما أستطيع قوله أنها جميله جداً |
Bugün sana yaşattığım acıyı düşünerek diyebileceğim tek şey olanların benim isteğimin dışında geliştiği. | Open Subtitles | ولو أن معرفة الحقيقة سببت لكي كل هذا الألم اليوم فكل ما أستطيع قوله , أن هذا لم يكن مقصدي بالمرة |
Kan lekesinden bir şey çıkmadı. Tek diyebileceğim, yakın mesafeden vurulmuş. | Open Subtitles | لطخات الدم غير حاسمة، كلّ ما أستطيع قوله هو أنّه أطلق عليها النار من مدى قريب |