Fakat yolculuk için Yeterli paran var mı? | Open Subtitles | لكن هل لديكِ ما يكفي من المال لتدفعي أجر الرحلة؟ |
Deniz yosunu çiftliği işini batırmasaydık ikinize de yetecek kadar para biriktirebilirdik. | Open Subtitles | كان سيكون لنا ما يكفي من المال لارسال كلاكما لولا فشلنا بالزراعة البحرية. |
...ve yeni bir at alabilmemiz için para kazanacak. | Open Subtitles | ولكي تعيننا على كسب ما يكفي من المال للحصول على حصان جديد |
Gerçekten biraz yardıma ihtiyacım var çünkü kendi başıma yaşamaya yetecek kadar param kalmadı. | Open Subtitles | أنا حقاً بحاجة إلى بعض المساعدة لأنني لا أملك ما يكفي من المال للعيش لوحدي |
Onun canının çektiği şeyi yapabilecek kadar çok parası vardı. | Open Subtitles | في الحقيقة ، كان لديه ما يكفي من المال ليفعل ما يريد ان يفعله |
Böylece siz o masum kızı öldürdünüz, çünkü onun yeteri kadar para etmemesinden korktunuz. | Open Subtitles | لذا قد قتلت هذه المرأة بريئة لأنك كانوا يخشون أنها لم تكن ستعمل تقديم ما يكفي من المال بالنسبة لك. |
İşlerini yaptıklarını düşünüyorlar ama şu lanet çocukları doyurmak için koruyucu ailenin bana yeterli para vermediğini de biliyorlar. | Open Subtitles | يظنون إنهم يفعلون عملهم، لكنهم يعرفون أن الحضانة لا تعطيني ما يكفي من المال لإطعام كل هؤلاء الصغار الأوغاد. |
Belki bir yıl sonra, hâttâ... Şimdilik yeterli paramız yok. | Open Subtitles | ربما خلال عام أو نحوه لا نملك ما يكفي من المال الآن |
Hatların ikisini yönetiyor, ve kendi evini ödeyebilmek yapmak için yeterince para tasarruf etti. | TED | إنها تدير خطين، وقد وفرّت ما يكفي من المال لدفع مقدم لبيتها. |
Benimle takıl, Jenny Humphrey böylece bütün krallığını finanse etmek için Yeterli paran olacak. | Open Subtitles | (إبقي معي، (جيني همفري وستتملّكين ما يكفي من المال لدعم مملكتكِ بأسرها |
Şanghay'a gidip, onlara göndermeye yetecek kadar para kazanacaktım. | Open Subtitles | لقد قصدت أن أذهب إلى شنغهاي و أكسب ما يكفي من المال كي أرسله ثانية إليهم |
Yakında herkese yetecek kadar para olacak. | Open Subtitles | قريباً سيكون هناك ما يكفي من المال للجميع |
SCROOGE ve Vasiyetinde, bana mezar taşına yetecek kadar para bıraktı. | Open Subtitles | من الجيد انه ترك ما يكفي من المال لادفع من اجل ضريحه |
Buradan taşınmak ve bu çetelerden uzaklaşmak için para biriktiriyorum. | Open Subtitles | أحاول إنقاذ ما يكفي من المال للانتقال وأبتعد عن هذه العصابات |
Bayan Prissy, iki yıldır durmadan oğlumun DNA testi için para toplamaya çalışıyor. | Open Subtitles | الآنسه بريسي تنهك نفسها لسنتين تحاول الحصول على ما يكفي من المال لفحص الحمض النووي |
İşte o zaman yeteri kadar param, suç ortağım ve şöyle böyle de bir planım vardı. | Open Subtitles | إذن الآن لديّ ما يكفي من المال ولدي شركائي، ولديّ خطّة نوعاً ما ؟ |
Araba alabilecek kadar param olduğuna aldırmıyorsan neden olmasın? | Open Subtitles | إذا كنت لا تمانع لي التظاهر لدي ما يكفي من المال لشراء سيارة، بالتأكيد. |
Onun canının çektiği şeyi yapabilecek kadar çok parası vardı. | Open Subtitles | في الواقع ، كان لديه ما يكفي من المال ليفعل ما يريد القيام به |
Elimizde bir kanıt yok ama olsaydı bile Dempsey'nin istediğini satın alacak kadar çok parası var. | Open Subtitles | أعني حتّى لو امتلكنا دليلاً و نحن لسنا كذلك فإنّ (ديمسي) يملكُ ما يكفي من المال ليُبرّئَ نفسه من أيّ شيء |
Sana yeteri kadar para verirler. | Open Subtitles | هم سوف يعطونك ما يكفي من المال و انت لا تفتقر |
yeteri kadar para kazanmamın tek yolu buydu. | Open Subtitles | لقد كانت الطريقة الوحيدة لأكسب ما يكفي من المال |
Sebep ise yeterli para harcamamamız değil. | TED | والسبب هو ليس عدم إنفاق ما يكفي من المال. |
Şimdi ortada bariz bir sorun var, o da dünyada bunu finanse edecek yeterli para var mı? | TED | هل هناك ما يكفي من المال في العالم لتمويل هذه الاشياء؟ |
Sadece sigorta için yeterli paramız olmasını bekliyorduk. | Open Subtitles | أردنا فقط الإنتظار حتى نحصل على ما يكفي من المال للتأمين |
Bu kadar hoplayıp zıplamaya kan bankan için yeterince para biriktirdin mi? | Open Subtitles | من جميع قتالي وحركاتي آمل أنك جنيت ما يكفي من المال لتأسيس بنك الدم؟ |